593

İttihâdcıların gözlerine girerek medreselerde hoca olmuş, derslerinde ve kitâblarında, Abduhun reformcu, bölücü fikrlerini yaymağa çalışmışdır. Zehrlediği, sapdırdığı talebesinden Ahmed Hamdi Aksekinin (Telfîk-ı mezâhib) ismindeki, mezhebsiz Mısrlı Reşîd Rızâdan terceme kitâbına yazdığı medhiyyesi, İsmâ’îl Hakkının iç yüzünü ortaya sermekdedir.

İşte bu İsmâ’îl Hakkı, adı geçen mecmû’ada, dişleri altın tel ile bağlamanın câiz olup olmaması hakkında, fıkh âlimlerinin ihtilâflarını uzun uzun yazmış, dişlerin gümüş yerine, altın tel ile bağlanmasının zarûret olduğundaki âlimlerin sözbirliğini bildiren kitâbları, meselâ(Siyer-i kebîr) şerhini ileri sürerek, diş mes’elesi bir zarûretdir demişdir. Hâlbuki, kendisine sorulan şey; dişlerin altın ile mi, gümüş ile mi bağlanması mes’elesi değil, dolgu veyâ kaplaması olan kimsenin gusl abdesti sahîh olur mu? süâlidir. İzmirli İsmâ’îl Hakkı, kendisine sorulmıyan, herkesce bilinen şeyi uzun uzun yazıp, bunun netîcesini, soruya cevâb olarak bildirmişdir. Bu hareketi, ilmde sahtekârlıkdır. Kendi görüşlerini, islâm âlimlerinin fetvâsı olarak yazmağa yeltenmişdir. Bu kadarı yetmiyormuş gibi, fıkh âlimlerinin gusl abdestindeki yazılarını yazarak, kendi görüşünü bunlara benzetmekdedir. Meselâ, (Bahrde açıklandığına göre, ulaşdırmak güç olan yere suyu temâs etdirmek şart değildir) diyor. Hâlbuki, (Bahr)kitâbında, (Bedenin, suyu ulaşdırmak güç olan yerlerine) yazılıdır. İnsanın zarûrî olarak yapdığı şeyi, insanda zarûrî bulunan şeye benzetmekdir. (Dürrül-muhtâr)ın, (Kadına başını yıkamak zarar verir ise, yıkamaz) yazısını, diş dolgusu olanın guslünün câiz olacağına delîl göstermesinde de haklı değildir. Su değmesinin başa zarar vermesi, bedende bulunan bir hastalıkdır. Dişdeki kaplama, dolgu ise, insanın yapdığı bir şeydir. Bunun içindir ki, (Dürr-ül-muhtâr)da, diş çukurunda yemek artığı kalanın guslünün câiz olup olmaması, ayrıca yazılmışdır.

İzmirli İsmâ’îl Hakkı, bu hiyle ve hatâları ile de iktifâ etmemiş, islâm âlimlerini kendine yalancı şâhidi göstermekden çekinmiyerek, (Suyu, altın veyâ gümüş kaplamanın, dolgunun altına ulaşdırmak, buraları yıkamak şart değildir. Diş mes’elesinde zarûret bulunduğu ve zarûret bulunan yerlere suyun ulaşdırılmasının şart olmadığı, fıkh âlimleri tarafından ittifakla bildiriliyor) demişdir. Diş kaplatmanın ve doldurtmanın zarûret olduğunu, Hanefî fıkh âlimlerinden hiçbiri bildirmedi. Zâten fıkh âlimleri zemânında diş kaplatmak, dolgu yapdırmak yokdu. Vesîka olarak ileri sürdüğü (Siyer-i kebîr şerhi) tercemesinin altmışdördüncü sahîfesinde, imâm-ı Muhammed Şeybânînin “rahime-hullahü teâlâ”, dişi düşen kimsenin, bunun yerine altından diş koymasına yâhud altından tel ile dişleri bağlamasına câiz dediği yazılıdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.