Diş kaplatmak yazılı değildir. Bunu, İzmirli İsmâ’îl Hakkı eklemişdir. Sonradan ortaya çıkan mason din adamları, mezhebsizler, sapıklar, müslimânları aldatmak, bölücülük yapmak için, her hîleye başvurdular. Yanlış, bozuk şeyler yazdılar.
İmâm-ı Muhammed “rahime-hullahü teâlâ”, sallanan dişin gümüşle bağlanacağı gibi, altın tel ile de bağlanabileceğini bildirmişdir. Altın ile kaplamak, doldurmak câiz olur dememişdir. Bunları İsmâ’îl Hakkı gibiler, kendileri eklemişlerdir.
İzmirli İsmâ’îl Hakkının yukarıdaki yanlış ve hiyleli yazısına, o zemânki müftiler ve kıymetli din adamları cevâb vermişler, hakîkati ortaya koymuşlardır. Bu değerli âlimlerden birisi, Bolvadinli müderris Yûnüs-zâde Ahmed Vehbî efendidir “rahime-hullahü teâlâ”. Geniş din bilgisi olan bu zât, diş oyuğunu doldurtmuş olanın gusl abdestinin sahîh olmıyacağında, âlimlerin sözbirliği olduğunu isbât etmişdir.
(Sebîl-ür-reşâd) mecmû’ası, İzmirlinin yazısının derme-çatma, hiyleli olduğunu anlamış olacak ki, (Mecmû’a-i Cedîde) ismindeki fetvâ kitâbının 1329 [m. 1911] târîhli ikinci baskısındaki (Gusl câiz olur) fetvâsını da vesîka olarak eklemeği lüzûm görmüşdür. Hâlbuki, bu fetvâ, bu kitâbın 1299 târîhli birinci baskısında yokdur. İkinci baskıya, ittihâdcıların şeyh-ül-islâmı Mûsâ Kâzım tarafından sokulmuşdur. Sebîl-ür-reşâd mecmû’ası, bir reformcunun yazısını bir masonun yazısı ile isbâta kalkışmışdır. Hiçbir fıkh âlimi, diş kaplatmağa, dolgu yapdırmağa zarûret dememişdir. Bunu yalnız mason olan din adamları ve dinde reformcular, mezhebsizler ve vehhâbî sapıklarına satılmış veyâ aldanmış olan din câhilleri söylemekde ve yazmakdadırlar.
Ahmed Tahtâvî “rahime-hullahü teâlâ”, (Merâk-ıl-felâh) hâşiyesinde diyor ki, (Başka mezheblerdeki bir imâma uymanın sahîh olması için, uyanın mezhebine göre, nemâzı bozan birşeyin imâmda bulunmaması, eğer varsa, uyanın bunu bilmemesi lâzımdır. Güvenilen kavl budur. İkinci kavle göre, imâmın kendi mezhebine göre, nemâzı sahîh olursa, uyanın mezhebine göre sahîh olmadığı görülse bile, buna uyması sahîh olur). İbni Âbidînde de böyle yazılıdır. Tahtâvînin ve İbni Âbidînin “rahime-hümullahü teâlâ” bu sözlerinden anlaşılıyor ki, kaplaması veyâ dolgusu olmıyan hanefînin, kaplaması veyâ dolgusu olan imâma uymasının sahîh olup olmaması üzerinde, âlimlerin iki ayrı kavlleri vardır: Birinci kavle göre, kaplaması, dolgusu olmıyan hanefînin, kaplaması, dolgusu olan imâma uyması sahîh olmaz. Çünki, bu imâmın nemâzı Hanefî mezhebine göre sahîh değildir.