O hâlde, câiz denilen şeyi yapmamak, bu sünnet nemâzlar için, bu kazâları da gecikdirmemek lâzımdır. Ramezân orucunun kazâsı acele değildir.
Dâr-ül-harbde müslimân olan, farz olduklarını bilmediği için terk etdiği nemâzları, orucları ve zekâtları kazâ etmez. Fekat, Dârül-islâmda olanların, farzları, harâmları bilmemesi özr olmaz. Mürted, îmâna gelirse, irtidâd zemânında kılmadığı nemâzlarını kazâ etmez. Çünki kâfirler islâmiyyetle muhâtab değildirler. Bir sabî, yatsıyı kıldıkdan sonra cünüb olsa ve fecrden sonra uyansa, yatsıyı kazâ etmesi lâzım olur. Çünki, kılmış olduğu nâfile idi. Uykuda farz oldu. Sıhhatde iken kılınmıyan nemâzları, hasta olunca, teyemmüm ile, îmâ ile kazâ etmek câiz olur. Kazâya kalan, dört rek’at farz, seferî iken de dört rek’at kazâ olunur. Seferde kazâya kalan iki rek’at öğle farzı mukîm iken de iki rek’at kazâ olunur. Öğlenin farzını kılarken, bugünün öğle nemâzının farzına veyâ öğlenin farzına denir. Fâite nemâz sayısı birden fazla olan, (Evvel kazâya kalmış olan) veyâ (Son kazâya kalmış olan) öğle farzını kazâ edebilir. Fekat, bir Ramezân ayının birkaç gününü kazâ ederken, günlerin sırasını ta’yîn lâzım değildir.
Metrük nemâzları kazâ ederken başkalarına belli etmemelidir. Çünki, nemâzı vaktinde kılmamak günâhdır. Günâhını izhâr etmek de ayrıca günâh olur. Gece gizli yapılan günâhı, gündüz başkalarına anlatmak da günâhdır. İbni Âbidînden terceme burada temâm oldu.
Görülüyor ki, Hanefî mezhebinde, fâite nemâzları acele kazâ etmek lâzımdır. Şâfi’î mezhebinde de böyledir. Şâfi’î âlimlerinden Şemsüddîn Muhammed Remlî “rahmetullahi aleyh”, fetvâsında buyuruyor ki, (Özr ile fevt edilmiş nemâzları olanın, Ramezânda terâvîh kılıp, fâiteleri Ramezândan sonra kazâ etmesi günâh olmaz. Fekat, özrsüz terk edilmiş nemâzları olanın böyle yapması günâh olur. Çünki terk edilmiş nemâzların fevren kazâ edilmeleri lâzımdır.) Özrsüz terk edilmiş olan nemâzları önce kılmayıp da sünnetleri meselâ terâvîhi önce kılmanın günâh olduğunu, sünnetler yerine bu nemâzları kazâ etmek lâzım olduğunu, Şâfi’î mezhebinin âlimleri açık olarak bildiriyor. Hanefî mezhebi de böyledir. Hanefîde, özr ile kılınamamış olan fâitelerin kazâlarını sünnet kılacak kadar gecikdirmek câizdir denilmesi, bunların kazâlarını gecikdirmemenin dahâ iyi olacağını göstermekdedir.Çünki câiz, islâmiyyetde yasak edilmemişdir demekdir. İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ”, akar suyu isrâf etmek câizdir sözünü, ya’nî tenzîhen mekrûhdur diye açıklamakdadır. Özr ile fevt edilen nemâzların kazâ edilmeleri acele olunca, özrsüz terk edilmiş nemâzları sünnetler yerine kılmak lâzım olur.