Kalbin hastalığına sebeb, nefse uymasıdır. Nefs, Allahü teâlânın düşmanıdır. Ona itâ’at etmek istemez. Kendine de düşmandır. Kalbin her uzva, harâmları, kötü, zararlı şeyleri yapdırmasından zevk alır. Bu zevklerine kavuşmak için, dinsiz, îmânsız olmak ister. Kâfirlerle, mezhebsizlerle arkadaşlık etmek, onların kitâblarını, gazetelerini okumak, radyolarındaki, televizyonlarındaki zararlı yayınları da, kalbi hasta yapar. İslâmiyyete uymak, kalbi hastalıkdan kurtarır. Nefsi ise, hasta yapar. Zevklerini, arzûlarını, kalbe te’sîr kuvvetini azaltır.]
Kim bulur, zor ile, maksûda her zemân zafer?
Gelir elbet zuhûra, ne ise hükm-i kader.
114. cü MEKTÛB
Hindistânın büyük âlimlerinden Abdüllah-i Dehlevî “rahimehullahü teâlâ”nın (Mekâtib-i şerîfe) kitâbında yüzyirmibeş mektûb vardır. Yüzondördüncüsü, Hâcı Abdüllah Buhârîye yazılmış olup, fârisîden türkçeye tercemesi aşağıdadır:
Allahü teâlâda hiçbir noksanlık yokdur. O, hep doğru söyler, kullarına doğru yolu gösterir. Yüce önderimiz, sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafâya “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Onun Âline ve Eshâbına “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” bizden selâmlar ve düâlar olsun! Buradaki [ya’nî Delhî şehrindeki] tarîkatçılar, dileklere kavuşmak için Esmâ okuyorlar. Mıska yazıyorlar. Böylece herkesi kendilerine çekiyorlar. Emîr-ül mü’minîn Alî “kerremallahü vecheh ve radıyallahü teâlâ anh” hazretlerini diğer üç halîfeden “radıyallahü anhüm” dahâ üstün tutuyorlar. Bunlara (Şî’î) denir. Üç halîfeye ve Eshâb-ı kirâma düşman olanlara (Râfizî) denir.
[Hazret-i Ebû Bekrin ve hazret-i Ömerin ve hazret-i Osmân Zinnûreynin hazret-i Alîden “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” dahâ üstün olduklarını (Ehl-i sünnet vel cemâ’at) âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ” çeşidli kitâblarında bildirmişler ve bunu âyet-i kerîmelerle, hadîs-i şerîflerle ve Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” icmâ’ı, ya’nî, sözbirliği ile isbât etmişlerdir. Bu kıymetli kitâblardan ikisi, Hindistândaki büyük âlimlerden şâh Veliyyullah Muhaddis Dehlevînin “rahime-hullahü teâlâ” (İzâlet-ül-hafâ) ve (Kurret-ül-ayneyn)kitâblarıdır. Arabî ve fârisî karışık olup, birincisi, Urdu diline tercemesi ile birlikde 1382 [m. 1962] de Pâkistânda basılmışdır. İkincisi türkçeye terceme edilerek, (Eshâb-ı Kirâm) kitâbının içinde neşredilmişdir. Ayrıca (Hak Sözün Vesîkaları) kitâbında vardır.