Bunların Ehl-i sünnet kitâblarını okuyarak, doğru yola kavuşmaları için düâ ediyoruz.]
Şirkden ya’nî küfrden, ya’nî îmânsızlıkdan sonra, en büyük günâh, bid’at i’tikâdında olmakdır. Bu sapık ve bozuk i’tikâdın aksine, (Ehl-i sünnet vel-cemâ’at) i’tikâdı denir. Allaha îmândan sonra, ibâdetlerin, üstünlüklerin en kıymetlisi, Ehl-i sünnet i’tikâdında olmakdır. Ehl-i sünnet demek, i’tikâdda ve söylemekde ve her işde ve ibâdetlerde ve insanlara karşı yapılan işlerde, Muhammed aleyhisselâmın sünnetine, ya’nî yoluna ve Eshâb-ı kirâma ve Tâbi’înin ve dahâ sonra gelen Ehl-i sünnet âlimlerinin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” icmâ’ına, ya’nî söz birliğine uymakdır. Bunların yolunu, fıkh ve ilmihâl kitâblarından okuyup öğrenmek lâzımdır. Yüzonbirinci sahîfeye bakınız! Hakîkî müslimân, bu yolda olanlardır. Müslimânların çoğu nefslerine ve kısa akllarına, kendi görüşlerine ve zemânlarındaki fen bilgilerine uyarak, Ehl-i sünnet âlimlerinin yolundan ayrılmışlar, (bid’at ehli) olmuşlardır.
[Kötü kimse [Fâsık] ile arkadaş olmanın sonu felâketdir. Kötü insan, islâmiyyeti beğenmiyen kimse demekdir. Muhammed aleyhisselâmın emrlerine ve yasaklarına (İslâmiyyet) ve(Ahkâm-ı ilâhiyye) denir. İnsanların en kötüsü (Zındık)lardır. Bunlar, müslimân ismini taşır, büyük sarık, eski cübbe içinde gizlenirler. Peygamberimizi ve islâmiyyeti medh ederler. Fekat Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere yanlış ma’nâ vererek, islâmiyyeti istedikleri şekle sokarlar. Bunlar, ingiliz uşaklarıdır. Londradaki mason merkezinden aldıkları bol para, sahte diploma, şöhret ile, kâfirlere satılmış ahmaklardır. Aklı olan, Ehl-i sünnet kitâblarını okumuş olan, bunlara aldanmaz. Peygamberimiz, bu münâfıkların geleceğini ve Cehennemin dibinde çok acı azâbda sonsuz yanacaklarını haber verdi. Genç kardeşlerimizi bu sinsi düşmanlara aldanmakdan korumak için, bu satırları yazıyoruz. Bu nasîhatımız, aklı olana çok fâideli olacakdır. (Aklı olana nasîhat dinlemek saz, aklı olmıyana davul, zurna az) sözü meşhûrdur. Bu bilgiler, (Kıyâmet ve Âhıret) kitâbımızın 18.ci ve sonraki maddelerinde uzun yazılıdır.]
RİYÂ
9 -Kalb hastalıklarının, ya’nî kötü huyların mühimlerinin altmış aded olduğunu bildirmişdik. Bunlardan dokuzuncusu riyâdır. Riyâ, birşeyi olduğunun tersine göstermekdir. Kısaca, gösteriş demekdir. Âhıret amellerini yaparak âhıret yolunda olduğunu göstererek, dünyâ arzûlarına kavuşmak demekdir. Kısaca, dünyâ kazancına dîni âlet etmekdir. İbâdetlerini göstererek, insanların sevgisini kazanmakdır. [Sözleri veyâ ibâdetleri riyâ ile olan kimsenin, din bilgisi varsa, buna (Münâfık) denir. Din bilgisi yoksa, buna (Din yobazı) denir.