Allahü teâlâya şükrler olsun ki, dahâ küçük iken, bir olan yaratıcıya inanmış bulunuyoruz. Onun isminin (Allah) olduğunu ve son Peygamberinin (Muhammed) aleyhisselâm olduğunu ve bunun bildirdiği dînin (İslâmiyyet) olduğunu öğrenmek se’âdetine kavuşduk. Bu islâm dînini doğru olarak anlamak istedik. Lisede, üniversitede okurken, onu öğretecek bir kaynak aradık. Fekat, masonlara, komünistlere satılmış fen taklîdcileri ile, vehhâbîlere satılmış, mezhebsiz olmuş kimseler, gençliğin etrâfını sarmış idi. Dinlerini, dünyâya satmış olan bu mürtedler ve sapıklar, öyle kurnaz çalışmışlar ki, doğru yolu seçip ayırabilmek imkânsız olmuşdu. Allahü teâlâya yalvarmakdan başka çâre yokdu. Yüce Allahımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” kitâblarını okumak nasîb eyledi. Fekat, ilerici geçinen(Fen yobazları)nın, fen bilgisi diyerek ve dîni dünyâ çıkarlarına âlet eden (Din yobazları)nın Kur’ân tercemesi diyerek aşılamış oldukları bozuk fikrler, rûhumuza işlemişdi. Allahü teâlâya sonsuz şükrler olsun ki, hakîkî din adamlarının uyarması ile, iyiyi kötüden ayırmağa başladık. Kafamıza yerleşdirilmiş olanların ilm değil, yaldızlanmış zehr olduklarını, bunların te’sîri ile kalbimizin kararmış olduğunu anlıyabildik. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını görmeseydik, dostu düşmandan ayıramıyacak, nefslerimizin ve din düşmanlarının hîlelerine, yalanlarına aldanacakdık. Dinsizliği, ahlâksızlığı ilericilik olarak tanıtan, sinsi düşmanların tuzaklarından kurtulamıyacakdık. Hâlis, temiz müslimân olan anamızla, babamızla ve onlardan edindiğimiz islâm bilgileri ile alay edecekdik. Sevgili Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, islâm düşmanlarının tuzaklarına düşmememiz için, bizi îkaz ediyor: (Dîninizi ricâlin ağızlarından öğreniniz!) buyuruyor. Ricâl, ya’nî hakîkî din âlimi bulamayınca, bunların kitâblarından öğreneceğiz. Bid’at sâhiblerinin, mezhebsiz, câhil din adamlarının din kitâbları, kâfirlerin kitâbları gibi çok zararlıdır.
Kadınların, kızların başları, saçları, kolları, bacakları açık, erkeklerin de dizleri ile göbek arası açık olarak başkasının yanına çıkmaları harâmdır. Ya’nî, Allahü teâlâ, bunları yasak etmişdir. Allahü teâlânın emrlerini ve yasaklarını bildiren dört hak mezheb, erkeklerin avret yerlerini, ya’nî bakması ve başkasına göstermesi yasak edilmiş olan uzvlarını farklı olarak bildirmişlerdir. Her müslimânın, bulunduğu mezhebin bildirdiği avret yerini örtmesi farzdır. Buraları açık olanlara, başkalarının bakmaları harâmdır. (Kimyâ-i se’âdet)de diyor ki, (Kadınların, kızların, başı, saçı, kolları, bacakları açık sokağa çıkmaları harâm olduğu gibi, ince, süslü, dar, hoş kokulu elbise ile örtünerek çıkmaları da harâmdır.