Bu çevirmeyi sâat makineleri yapmakdadır. Riyâdî vaktlerin ve sâat makinelerindeki mer’î vaktlerin, birbirlerinin aynı oldukları anlaşılmakdadır.
1193 [m. 1779] senesinde Erzurûmda hâzırlanmış olan (Mi’yâr-ı evkat) ceb takvîminde diyor ki, (Gölgenin en kısa görüldüğü (mer’î) zevâl vaktinde, ezânî sâat makinesi, takvîmde yazılı zuhr vaktinden temkin zemânı geri getirilerek ayârı tashîh edilir.) Çünki, zevâl vakti, zuhr vaktinden temkin kadar öncedir. Ezânî sâat makinesini ayârlamak için, vasatî sâat makinesi herhangi bir nemâz vaktini gösterince, ezânî sâat makinesi de, bu nemâzın ezânî vaktine getirilir. Fey-i zevâl, arz ve meyl derecelerine göre, ya’nî her arz derecesinde ve her gün başka boydadır.
İkindi nemâzı vaktindeki güneş irtifâ’ını bulmak için, (İrtifâ’gölge uzunluğu) cedveli kullanılır. Bu cedveli, 1924 (Takvîm-i sâl) sonunda görerek, kitâbımızın 572. ci sahîfesine koyduk. Meselâ, 13 Ağustosda, İstanbulda, güneşin gâye irtifâ’ı 64 derece olduğundan, bir metre, dik çubuğun gölgesinin en kısa uzunluğu, cedvelde, 0,49 m. bulunur. Asr-ı evvelde, gölge 1,49 m. ve güneşin irtifâ’ı cedvelde 34 derece olur.
Pergel, fey-i zevâl boyu kadar açılıp, bir ayağı, Nısf-ün-nehâr hattının dâireyi kesdiği noktaya konur. Diğer ayağının Nısf-ün-nehâr hattının dâire dışındaki kısmını kesdiği nokta ile merkez arasındaki mesâfe nısf kutr olmak üzere ikinci bir dâire çizilir. Mikyâsın gölgesi bu ikinci dâireye geldiği vakt, (Hakîkî asr-ı evvel) vakti olur. İkinci dâireyi her gün yeniden çizmek lâzımdır.
Şer’î nemâz vaktlerini, güneşin kenârının şer’î üfukdan olan irtifâ’ına göre hesâb etmek lâzımdır. Nemâz vaktlerinin irtifâ’ları, hakîkî üfukdan olamaz. Hakîkî üfka göre olan irtifâ’ ile hesâb edilen hakîkî gurûb vaktinde, güneş yüksek yerlerin zâhirî üfuk hatlarından batmamış olarak görülmekdedir.
Güneş merkezinin, Nısf-ün-nehârdan iki gündeki geçişleri, ya’nî iki gündeki hakîkî zevâl vaktleri arasındaki zemâna (Hakîkî güneş günü) denir. Bunların uzunlukları birbirlerine müsâvî olmadığı için (Vasatî gün) kullanılır. Vasatî gün uzunluğu, bir güneş senesindeki 365,24 günün 360 da biri zemândır. Vasatî günler, birbirlerine müsâvîdir. Bunların hakîkî güneş günlerinden farkına, bir günlük (Ta’dîl-i zemân) denir. Vasatî gün fazla ise, ta’dîl-i zemân (-), noksan ise (+) dır. Ta’dîl-i zemân, her gün değişerek, bir senede +16 ile -14 dakîka arasında değişmekde, senede dört def’a sıfır olmakdadır.
Güneşin merkezinin hakîkî üfukdan gurûb etdiği (Riyâdî gurûb) vaktinden sonra, arka kenârının, üfk-ı şer’îye inerek, ziyâsının en yüksek tepeden gayb olması için geçen zemâna(Temkin Zemânı) denir.