1298 [m. 1880] senesinde çıkarılan karârnâmede, (Münâkehât ve tevellüdât ve vefiyyât, Belediyeye kayd etdirilecekdir) yazılıdır. Evlenmek için şer’î mahkemelerden izn almıyanların nikâhını kıyan imâmlara verilecek cezâları bildiren Şûrâyı devlet mazbatası, (Cerîde-i muhâkim)in 2434. cü sahîfesinde yazılıdır. Bunun için, şimdi de, evlenmek istiyen müslimân, önce belediyeye giderek kanûnun emr etdiği evlenme işlemini yapdırmalı, sonra islâm nikâhını yapmalıdır. İslâm nikâhını imâmın, din görevlisinin yapması şart değildir. Din bilgisi olan, nemâz kılan, sâlih kimseler yapar. Dinsizler, mezhebsizler, islâm nikâhına; imâm nikâhı diyerek alay ediyorlar. Belediye nikâhı yapılınca imâm nikâhına lüzûm yok diyorlar. İmâm nikâhı yapmak yasakdır, suçdur diyerek müslimânları aldatıyorlar. Hâlbuki, islâm nikâhı yapmak yasak değildir, suç değildir. Belediyede evlenme işlemi yapdırmamak suçdur. (İslâm nikâhına lüzûm yokdur. Kur’ânda yazılı değildir) gibi sözlerle nikâhı inkâr eden, inanmadığı için yapmıyan ve yapdırmayan kâfir olur, îmânı gider. İslâmın beş şartından birini inkâr etmiş gibi olur. Evlenecek erkeğin ve kızın müslimân olmaları lâzımdır. Bu şart, islâm nikâhının sahîh olabilmesi için lâzım olan şartların en mühimmidir. Bunun için, nikâh yapmadan önce, şübhe olunan erkeğe ve kıza îmânın altı şartını ve islâmın beş şartını sormalı, bilmiyorlarsa öğretmeli, ezberden okutmalı ve (Kelime-i şehâdet) okumalıdırlar. (Tecdîd-i îmân)etdirmeli, bundan sonra nikâh yapmalıdır. Şâhidlerin de, böyle şübhesiz îmânlı olmaları lâzımdır. İslâm nikâhı zevc ile zevce arasında muhabbete, mes’ûd yaşamalarına sebeb olur. Evlâdlarının ve torunlarının da müslimân ve sâlih olmalarını ve dünyâda ve âhıretde mes’ûd olmalarını, râhat etmelerini istiyen her müslimânın, nikâha çok ehemmiyyet vermesi lâzımdır.
(Dürr-ül-muhtâr)da, ikinci cildde, kâfirin nikâhı sonunda diyor ki, kadın, boşanmak için veyâ böyle düşünmeden mürted olursa, tecdîd-i îmân etmesi ve nikâhının tâzelenmesi için, hâkim tarafından, ebedî habs edilerek cebr olunur. Buhârâ âlimleri böyle dedi. Fetvâ da böyledir. Belh âlimleri, kadının mürted olması ve sonra tevbe etmesi ile nikâhı bozulmaz dediler.(Nevâdir) bilgilerine göre ise, mürted olan kadın, Dâr-ül-islâmda da, câriye olur ve Fey denilen mal olur. Zevci bunu imâm-ül-müslimînden satın alır veyâ Beyt-ül-mâldan hakkı var ise, imâm bunu zevcine verir. Böylece, zevcinin câriyesi olur. Ömer “radıyallahü anh”, erkeklere şarkı söyliyen kadını kamçı ile döğdü. Başörtüsü açıldı dediklerinde, onun hurmeti, izzeti kalmamışdır dedi.