593

Ya’nî üç gram ve üçyüzaltmış miligram [3,360 gram] olup, gümüşün nisâbı altıyüzyetmişiki gram [672 gram] veyâ yirmisekiz mecîdiyyedir. Bir mecîdiyye, yüz kırât-ı şer’î veyâ yirmidört gramdır. 96 gram altın ve 672 gram gümüş, aynı nisâb mikdârını gösterdikleri için, kıymetleri birbirinin aynı demekdir. Buradan, altının aynı ağırlıkdaki gümüşden yedi def’a dahâ kıymetli olduğu anlaşılmakdadır. Türkiyede kullanılan bir liralık altınların her çeşidi birbuçuk miskal, ya’nî otuz kırât [7 gram ve 20 santigram] olduğundan altın nisâbı, [20:1,5=13,33] onüç aded altın lira ve bir liranın üçde biri olmakdadır. Ya’nî, bu kadar aded bir liralık altındır. Dirhem-i urfî, dirhem-i şer’îden dahâ küçük olup, tâm üç gram idi. Çünki, dirhem-i urfî onaltı kırât-ı urfî idi. Bir kırât-ı urfî ise, dört arpa idi. [İbni Âbidîn.] Osmânlıların son zemânlarında kullandığı bir kırât, yirmi santigram, bir dirhem de 3,207 gram idi.

Ticâret eşyâsının, nisâbı hesâb edilirken alış fiyâtının, para olarak kullanılan damgalı altına veyâ gümüşe nazaran kıymetleri nisâb mikdârı olunca, bu ticâret eşyâsının zekâtı, altın veyâ gümüş yâhud, ticâret eşyâsından verilir. Şimdi, alışverişde kullanılan kâğıd paralar altın lira karşılığı olan senedlerdir. Şimdi, gümüşün altına nazaran kıymeti, islâmiyyetdekinden, ya’nî yedide birden çok düşük olduğu için, zekât hesâblarının yalnız altın lira ile kıymetlendirilmesi lâzımdır. [(İbni Âbidîn) 1271 Bulak baskısı, cild 4, sâhife 28 ve 182.]

Alacağı olan bir insanın, elinde senedleri varsa, zekâtını vermesi lâzımdır. Fekat, senedlerin kırkda birini veremez. Çünki senedler (deyn) olan, ya’nî elde bulunmıyan malı gösterir. Deyn olan malın zekâtını vermek lâzımdır. Fekat zekât, (ayn) olarak verilir. Deyn olan mal verilmez. Ya’nî elde bulunan maldan verilir. Fakîre malı teslim etmek lâzımdır. Sened, ayn olan mal değildir, kâğıd parçasıdır. Senedde yazılı olan altın ise, altın vermesi, gümüş ise gümüş vermesi lâzımdır.

Kâğıd liralar da ayn olan mal değildir. Deyn olan malı göstermekdedirler. Hükûmetlerin imzaladığı bir deyn senedidir ve altın karşılığıdırlar. Gümüş karşılığı değildirler. Elinde onbin liralık kâğıd parası bulunan bir kimse, bunun karşılığı olan altını bankaya veyâ sarrafa ödünç vermiş kimse demekdir. Elindeki kâğıd para, o altınların senedi demekdir. O hâlde, bu kimsenin, o altınların zekâtını ayn olarak vermesi, hem de altın olarak vermesi lâzımdır. Nitekim, fulûsun, ya’nî bakır paranın zekâtı kıymetinden verilir. Fulûs olarak verilmez. Bir malın kıymeti, piyasaya göre karşılığı olan altın lira adedi demekdir. Bunun için, kırkbin kâğıd lirası olan, gazetede yazılı altın fiyâtlarından fiyâtı en az olan altın lira üzerinden, nisâbı hesâb eder.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.