Meselâ, satın alınan mal arasından çıkan kâğıdda, (Size şu hediyyemiz verilecekdir. Gelip alınız!) yazılı ise, bunu alması câiz olur. Gazeteci önceden bildirip, gazete satın alınırken söylenmezse alması câiz olur. Tüccârın ve gazetecinin şart eylediği hediyyeler, ilm kitâbı ise, emr-i ma’rûf da olur.
(Hindiyye)de diyor ki, (Falandan alacağım para ile diyerek satın almak fâsiddir.) Borçlusundan almış olduğu (Bono) denilen senedi vererek birşey satın almanın câiz olmadığı, buradan da anlaşılmakdadır. Kendisi, yeniden yazıp vermelidir.
216 – Birkaç kimse, aralarında para, mal toplıyarak piyango çekip, isâbet etmiyenlerin, isâbet edenlere mal, para vermelerini sözleşmelerine (Kumar) denir. Oyun, yarış, torbadan ism, numara çekmek, içinde kendi ismi yazılı birşeye kavuşmak veyâ bir zarara, felâkete yakalanmak, bir süâlin cevâbını bulabilmek gibi şartların hâsıl olması şekllerinde piyangolar vardır. Satıcıların yapdıkları piyangolar ve ziyân ve felâket sigortaları, milletleri, fakîrleri, işçileri sömürme vâsıtalarıdır. Çünki, ziyân ve felâket sigortaları, kumarhâneler ve bankerler, birçok kimsenin malını elinden alarak, bunu kumar ve fâiz ile başkalarına vermekde, başkalarından aldıkları harâm paranın arslan payı da piyangocunun, bankacının, ceblerine girmekdedir. İşçi sigortaları yukarıdakiler gibi düşünülmemelidir. Bu sigortalarda ve emânetcide toplanan ve ma’âşlardan kesilen malların, paraların (Lukata) hükmünde olduklarını, büyük âlim Abdülhakîm efendi, va’zlarında bildirmişdir. Lukata, yerde bulunan mal demekdir. Bunlar ve mâl-ı habîs, sâhiblerine geri verilir. Sâhibleri bulunamazsa, fakîrlere verilir. Eline geçen fakîrin mülkü olurlar.
İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” beşinci cildde diyor ki, ok atmak ile, at koşusu ile yarışmak câizdir. Yarışan iki kimseden yalnız birinin, (Beni geçersen, sana şunu vereceğim. Ben geçersem, senden birşey istemem) demesi veyâ yarışmaya karışmıyan birinin, (İkinizden kazanana şunu vereceğim. Kazanmıyan birşey vermiyecek) demesi câizdir. (Kazanamıyan, kazanana şunu verecek) denirse, kumar olur. Harâm olur. Kumar sözü, kamerden gelmekdedir. Kumarcılardan herbirinin malının artmak ve azalmak ihtimâli vardır. Birinin malının yalnız artması, ötekinin yalnız azalması ihtimâli varsa, kumar olmaz. Eğer, üçüncü bir kimse, ikisinin atlarını geçmesi şübheli olan bir at ile yarışa katılıp, (Sizi geçersem, ikinizden de alırım. Siz beni geçerseniz, size birşey vermem, hanginiz ötekini geçerse, ondan alır) demesi de câiz olur. İki ilm adamı, bir süâle farklı cevâb verdiklerinde, mal üzerinde sözleşmeleri de böyledir.