384

Osmânlı devletinin ilk Şeyh-ul-islâmı ve zemânının müceddidi olan büyük islâm âlimi Mevlânâ Şemseddîn Muhammed bin Hamza Fenârînin “rahime-hullahü teâlâ” gözlerine perde gel-di. Göremez oldu. Bir gece, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz (Tâhâ sûresini tefsîr eyle!)buyurdukda, (Yüksek huzûrunuzda, Kur’ân-ı kerîmi tefsîr etmeğe gücüm olmadığı gibi, gözlerim de görmüyor) demiş. Peygamberlerin tabîbi olan Resûlullah efendimiz, mubârek hırkasından bir parça pamuk çıkarıp, mubârek tükrüğü ile ıslatdıkdan sonra, gözleri üzerine koymuşdur. Molla Fenârî uyanıp, pamuğu gözlerinin üstünde bularak kaldırmış, görmeğe başlamışdır. Allahü teâlâya hamd ve şükr etmişdir. Pamuk-ipliklerini saklayıp, öldüğü zemân gözleri üzerine konmasını vasiyyet etmişdir. 834 [m. 1431] de Bursada vefât edince, vasıyyetini yerine getirdiler.

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizi vesîle ederek Allahü teâlâya yapılan düâlar kabûl olduğundan, müslimânların halîfesi, hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh”, Medînede kıtlık olunca, Abbâs bin Abdül Muttalibi “radıyallahü teâlâ anh” vesîle edinerek yağmur düâsına çıkdı ve (Yâ Rabbî! Sevgili Peygamberini “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” vesîle yaparak düâ ederiz! Resûlünün muhterem amcası hurmetine, senden yağmur isteriz! Düâmızı kabûl buyur!) demişdir.

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” halîfe iken, bir dahâ kıtlık olmuşdu. Kâ’b-ül-Ahbâr “rahime-hullahü teâlâ” hazretleri, (Yâ Emîrel mü’minîn”! İsrâîl oğulları zemânında, kıtlık olunca, Peygamberleri vesîle ederek düâ olunurdu) dedi. Bunun üzerine, hazret-i Ömer, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” minberine çıkıp, (Yâ Rabbî! Peygamberinin amcasını vesîle ederek sana yalvarırız ve onun hurmeti için senden mağfiret ve ihsân dileriz) demişdir. Cemâ’ate dönüp, (Rabbinize düâ ediniz! O, düâları kabûl edicidir) demişdir. Halîfenin bu emri üzerine, hazret-i Abbâs, uzun bir düâ yapdı. Düâ bitmeden önce, yağmurdan Medîne sokakları sudan geçilemez oldu. O gün, hazret-i Abbâsın adı (Sâkî-i Harameyn) oldu. Resûlullahın şâiri olan Hassân bin Sâbit “radıyallahü anhümâ” o gün, hazret-i Abbâsı öven bir şi’r okudu.

Abbâsî halîfelerinin ikincisi Ebû Ca’fer Mensûr,[1] Mescid-i Nebevî içinde imâm-ı Mâlik “rahime-hullahü teâlâ” ile konuşuyorlardı. Ey Mensûr! Burası Mescid-i se’âdetdir! Hafîf sesle söyle!

[1] Ebû Ca’fer 158 [m. 773] de Mekkede vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.