Üçüncü kısm, Resûlullahı övmekdedir.
Dördüncü kısm, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” dünyâya teşrifini anlatmakdadır.
Beşinci kısm, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” düâlarının hemen kabûl olduğunu bildirmekdedir.
Altıncı kısm, Kur’ân-ı kerîm övülmekdedir.
Yedinci kısm, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mi’racındaki incelikleri bildirmekdedir.
Sekizinci kısm, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” cihâdlarını anlatmakdadır.
Dokuzuncu kısm, Allahü teâlâdan afv ve mağfiret ve Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” şefâ’at istemekdedir.
Onuncu kısm, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” derecesinin yüksekliği bildirilmekdedir.
Vehhâbî yazar, binlerce müslimânı şehîd etmiş olan zâlimleri övüyor. Onların, ma’sûm kanları damlıyan kılınclarını, islâm mücâhidlerinin mubârek kılınclarına benzetiyor da, Allahü teâlânın yüce Peygamberini övmeği, puta tapanların putlarını övmelerine benzetiyor. Resûlullahı “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” övenlere müşrik damgası vuruyor. Kâfirler putlarını hâlık, ma’bûd olarak övmüşdü. Böyle övmek ancak Allahü teâlâ için olur. Müslimânlar, yalnız Allahü teâlâyı böyle över. Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” överek mahlûkların en üstüne çıkarırız. Resûlullaha âşık olan, Onu çok öven, islâm âlimlerinin hiçbiri, o yüce Peygamberi hâlık ve ma’bûd derecesine çıkarmamış. Allahü teâlâyı över gibi övmemişdir. Bu kitâbı yazan, hak ile bâtılı birbirinden ayıramıyor. Kitâbını, kâfirleri bildiren âyet-i kerîmelerle ve hadîs-i şerîflerle doldurmuş. Bunlara yanlış ma’nâlar vererek, islâm âlimlerine saldırmakda, tesavvuf büyüklerine, Allahü teâlânın sevdiği müslimânlara müşrik ve kâfir demekdedir. Bu vehhâbî kitâbını okuyanlar, her sahîfesindeki âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerîfleri görerek aldanmakda, bunlara verilen bozuk ma’nâları doğru sanarak felâkete sürüklenmekdedirler.
14 – İkiyüzotuzdokuzuncu sahîfesinden başlıyarak diyor ki: (Hadîs-i şerîfde, insanların en kötüsü, kıyâmet kopacağı zemân diri olanlardır ve kabrleri mescid yapanlardır buyuruldu. İslâmiyyetden önce, mezârlar mescid yapılmışdı. Bu ümmetin sonra gelenleri, câhiliyye ehlinden de ileri gitmiş. Sıkışdıkları zemân, Allahı unutuyorlar. Ölüleri ilâh yapıyorlar.