384

(Şevâhid-ün-nübüvve)de diyor ki, hazret-i Hasen, Abdüllah bin Zübeyr “radıyallahü teâlâ anhümâ”[1] ile yola çıkmışdı. Bir hurmalıkda dinlendiler. Ağaçlar kurumuşdu. Abdüllah bin Zübeyr, ağaçda hurma olsaydı, iyi olurdu dedi. Hazret-i Hasen, düâ etdi. Bir ağaç hemen yeşerip hurma ile doldu. Bu bir sihrdir denildi. Hasen, hayır, Resûlullahın torununun düâsı ile cenâb-ı Hak yaratmışdır, buyurdu.

Yine (Şevâhid-ün-nübüvve)de diyor ki, Alî Zeynel’âbidîn bin Hüseyn “radıyallahü teâlâ anhümâ” çoluk çocuğu ile kırda yemek yiyorlardı. Bir ceylân yakınlarında durdu. Ey âhû! Ben Zeynel’âbidîn Alî bin Hüseyn bin Alî, anam Fâtıma bint-i Resûldür. Gel, sen de yi dedi. Ceylân gelip yidi ve gitdi. Sofradaki çocuklar, yine çağır diyerek yalvardılar. Birşey yapmazsanız çağırırım buyurdu. Yapmayız dediler. Yine çağırdı. Geldi, yidi. Bir çocuk elini hayvanın sırtına sürdü. Ürküp kaçdı.

Muhammed bin Hanefiyye, Alî bin Hüseyne “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” ben senin amcan ve yaşça büyüküm. Halîfeliği bana bırak dedi. (Hacer-ül-esved)den soralım dedi. Muhammed sordu. Taşdan ses çıkmadı. Alî bin Hüseyn, ellerini kaldırıp düâ etdi. Sonra, ey taş! Halîfelik kimin hakkı olduğunu Allah hakkı için söyle dedi. Hacer-ül esved taşı titredi ve hilâfet Alî bin Hüseynin hakkıdır sesi işitildi.

İmâm-ı Alî Rızâ “rahmetullahi aleyh”, bir dıvar yanında oturuyordu. Önüne bir kuş gelip ötmeğe başladı. İmâm hazretleri, yanında oturana bu kuş ne diyor anlıyor musun dedi. Hayır, Allah ve Resûlü ve Resûlünün torunu bilir dedi. Yuvama yılan yaklaşdı. Gelip yavrularımı yiyecek. Bizi bu düşmandan kurtar diyor. Kuş ile git! Yılanı bul, öldür buyurdu. Gitdi, buyurduğu gibi buldu. [İmâm-ı Alî Rızâ “rahmetullahi aleyh” oniki İmâmın sekizincisi olup, 203 [m. 818] senesinde Tus ya’nî Meşhed şehrinde vefât etmişdir.]

Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü anhümâ” yolculuk yapıyordu. Yolda, bir topluluk gördü. Sebebini sordu. Yolda bir arslan varmış. Kimse ileriye gidemiyor dediler. Gitdi. Arslanın yanına vardı. Sırtını okşayıp, yoldan uzaklaşdırdı.

Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” âzâd etmiş olduğu kölelerinden Sefîne “radıyallahü anh” diyor ki, deniz yolcusu idim. Fırtına çıkdı. Gemi batdı. Bir tahta üstünde kaldım. Dalgalar, beni sâhile götürdü. Bir orman içine düşdüm. Karşıma bir arslan çıkdı. Ey arslan! Ben, Resûlullahın Sahâbîsiyim dedim. Boynunu bükdü. Bana sürtündü. Yol gösterdi. Ayrılırken mırıldandı. Vedâ’ etdiğini anladım.

[1] Abdüllah bin Zübeyr 73 [m. 692] de şehîd edildi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.