384

Allahü teâlâ, fâideli olacağı zemân, Evliyâsının hârika göstermesini diler. Ma’rifetleri işiten kötü kimselerin, bunları söyliyerek, kendilerini Evliyâ imiş gibi göstermeleri, bu ma’rifetleri lekeliyemez. Cevher çöplüğe düşerse, kıymetden düşmez.

Tesavvuf yolunda Rehber lâzımdır. Feyz Rehber vâsıtası ile gelir. Rehber doğru değilse, yol bulunamaz. Eshâb-ı kirâm “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbeti bereketi ile, tesavvufun yüksek derecelerine vardılar. Ellinci mektûbdan terceme temâm oldu.

Ellibirinci mektûbda buyuruyor ki, (Zâriyât) sûresinin ellialtıncı âyetinde meâlen, (Cinni ve insanları bana ibâdet etmeleri için yaratdım) buyuruldu. Tesavvuf büyüklerinden birkaçı, bu âyet-i kerîmeden (Beni tanımaları için yaratdım) anlamışlardır. İyi düşünülürse, iki anlayış da birdir. Çünki, ibâdetlerin en iyisi, zikr yapmakdır. Zikrin en yüksek derecesi, zikr olunanı düşünmekden, kendini unutmakdır. Bu ise, ma’rifet demekdir. Görülüyor ki, ibâdetin en yüksek derecesinde ma’rifet hâsıl olmakdadır. Âyet-i kerîmede, nefs ve şeytân karışmadan, ihlâs ile ibâdet yapılması emr olunmakdadır. Bu da, fenâya kavuşmadan ve ma’rifetsiz yapılamaz. Görülüyor ki, ma’rifetsiz ibâdet hâlis olamaz.

İmâm-ı rabbânî müceddid-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî “rahime-hullahü teâlâ”(Mektûbât)ın ikinci cildinin doksanikinci mektûbunda buyuruyor ki: Velînin [ya’nî, Allahü teâlânın râzı olduğu, sevdiği kimsenin] kerâmet göstermesi şart değildir. Âlimlerin hârika ve kerâmet göstermeleri lâzım olmadığı gibi, Evliyânın “rahime-hümullahü teâlâ” da, kerâmet ve hârika göstermeleri lâzım değildir. Çünki, evliyâlık, (Kurb-i ilâhî) demekdir. [Ya’nî, Allahü teâlâya yaklaşmak, Ona ârif olmak, Onu tanımak demekdir. İkiyüzaltmışaltıncı mektûbda diyor ki, (Zâriyât) sûresinde, (Cinni ve insanları, bana ibâdet etmeleri için yaratdım)meâlindeki âyet-i kerîme, bana ârif olmaları için yaratdım demekdir. Görülüyor ki, insanın ve cinnin yaratılmaları, Allahü teâlânın kemâlâtına ma’rifet hâsıl etmeleri içindir. Onu tanımakla kemâl bulmaları içindir.]

Bir insana kurb-ı ilâhî ihsân olunur. Fekat hiç kerâmet verilmez. Meselâ, gayb olan şeyleri bilmez. Bir başkasına, hem kurb, hem de kerâmet verilir. Bir üçüncüye ise, kurb verilmeyip, yalnız hârika şeyler, gayblardan haber vermek bildirilir. Bu üçüncü kimse, Velî değildir. İstidrâc sâhibidir. Nefsinin cilâlanması, gaybleri bilmesine sebeb olmuş, dalâlete düşmüş, hak yoldan ayrılmışdır. Birinci ve ikinci kimseler, kurb ni’metine kavuşmakla şereflenerek, Evliyâ olmuşlardır. Evliyânın birbirlerinden yükseklikleri, kurblarının derecesi ile ölçülür.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.