384

Böyle olmıyan bir kimsenin Nasslardan, ya’nî Kitâbdan ve sünnetden hükm çıkarmasının câiz olmadığını, mezhebsizlerin çok büyük âlim dedikleri İbni Kayyım Cevziyye]1] (İ’lâm-ülmukî’în) kitâbında bildirmekdedir. (Kifâye) kitâbında diyor ki, (Âmî olan [ya’nî, müctehid olmıyan] kimse, bir hadîs-i şerîf işitince, bundan kendi anladığına göre iş yapması câiz olmaz. Belki, onun anladığından başka ma’nâ verilmesi îcâb eder. Yâhud mensûh olabilir. Müctehidin fetvâsı ise, böyle şübheli değildir.) (Tahrîr) şerhi olan (Takrîr)de de böyle yazılıdır. Bunda, (Mensûh olabilir) dedikden sonra, (Fıkh âlimlerinin bildirdiklerine uyması lâzımdır) demekdedir. Seyyid Semhûdî “rahimehullah”, (Ikd-i ferîd) kitâbında diyor ki: Hanefî âlimlerinin büyüklerinden İbn-ül-Hümâm,[2] İmâm-ı Ebû Bekr-i Râzînin, (Avâmın Eshâb-ı kirâmı taklîd etmekden men’ edilmelerini ve bunların sonra gelen âlimlerin kolay anlaşılan, kısmlara ayrılmış olan ve açıklamaları yapılmış olan sözlerine uymaları lâzım olduğunu, derin âlimler sözbirliği ile bildirmişlerdir) sözünü haber vermişdir. 1119 [m. 1707] senesinde vefât etmiş olan Muhibbullah Bihârî Hindînin “rahime-hullahü teâlâ” (Müsellem-üs-sübût)kitâbında ve bunun (Fevâtih-ur-rahemût) şerhinde, (Avâmın Eshâb-ı kirâmı taklîd etmekden men’ olunmalarını ve bunların, islâmiyyeti açıklıyan, sözleri kolay anlaşılan, kısmlara ayırmış olan âlimlere uymaları lâzım olduğunu derin âlimler sözbirliği ile bildirmişlerdir. Takıyyüddîn Osmân ibnüs-Salâh Şehr-i zûrî “rahime-hullahü teâlâ” 577 [m. 1181]-643 [m. 1243], dört imâmdan başkasını taklîd etmenin câiz olmadığını buradan çıkarmışdır) demekdedir. (Şerh-i minhâc-ül-üsûl)de diyor ki, (İmâm-ül-Haremeyn,(Burhân) kitâbında, avâm Eshâb-ı kirâmın mezheblerine uymamalıdır. Din imâmlarının, ya’nî dört mezheb imâmının mezheblerine tâbi’ olmalıdırlar demekdedir). [İmâm-ül-Haremeyn Abdülmelik Nişâpûrî Şâfi’î 478 [m. 1085] de vefât etdi.]

İslâm âlimlerinin yukarıda yazılı icmâ’larına uymıyanların sapık oldukları anlaşılır. Çünki, Eshâb-ı kirâm “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” cihâd ile, islâmiyyeti yaymak ile uğraşdıkları için, tefsîr ve hadîs kitâbları hâzırlamağa vakt bulamadılar. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” nûru, Onların mubârek kalblerine o kadar çok işledi ki, kitâbdan öğrenmeğe ihtiyâcları kalmadı. Herbiri, bu nûrun kuvveti ile, doğru yolu bulurdu. Asrların en iyisi [olan birinci asr] bitince, fikrlerde, bilgilerde ayrılıklar hâsıl oldu. Eshâb-ı kirâmdan ve Tâbi’înden nakl edilen haberler, birbirlerine uymaz oldu.

[1] Muhammed ibni Kayyım 751 [m. 1350] de vefât etdi.

[2] İbnülhümâm Muhammed 861 [m. 1456] da vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.