Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve Velîler “rahime-hümullahü teâlâ” için hayvan kesmeği adamak, Allahü teâlânın rızâsı için keserek sevâbını bunlara bağışlamak demekdir. Hadîs-i şerîfde, (Allahdan başkası için hayvan kesene Allah la’net eylesin)buyuruldu. İbni Kayyım-i Cevziyye (Kitâb-ül-Kebâir) kitâbında ve imâm-ı Zehebî (Kebâir)kitâbında ve ibni Hacer-i Mekkî (Zevâcir) kitâbında, bu hadîs-i şerîfi açıklıyorlar. Allahü teâlâdan başkası için kesmek demek, keserken, seyyidim, filân Velî için demekdir diyorlar. Kâfirler de keserken putun ismini söyliyerek kesiyorlar. Allahü teâlânın ismi yerine başka ismler söyliyerek kesmek böyledir. İmâm-ı Nevevî “rahmetullahi aleyh” (Ravda) kitâbında diyor ki, (Beytullah olduğundan dolayı, Kâ’be için diyerek kesmek ve Resûlullah olduğundan dolayı, Peygamber için diyerek kesmek câizdir. Mekkeye veyâ Kâ’beye hediyye göndermek de böyledir). [Muhammed Zehebî 748 [m. 1348] de Mısrda vefât etdi.]
Sultân veyâ devlet adamları gelince, onların gözüne girmek için hayvan kesmenin harâm olduğunu yukarıda bildirmişdik. Bunlar geldiği zemân, sevinerek kesmek ve çocuğu dünyâya gelince, sevinerek kesmek veyâ kızmış birinin gönlünü almak için kesmek câizdir. Gönlünü almak başkadır, gözüne girmek başkadır. Put için kesmek, büsbütün başkadır. Cin için kesilen kurbanlara gelince, Allah için keserek, Allahın, böylece cinden korumasını düşünmek câizdir. Böyle düşünmeden kesmesi harâmdır.
Görülüyor ki, islâm âlimleri, herşeyi cevâblandırmışlar, kimsenin birşey söylemesine ihtiyâc bırakmamışlardır. Herkes aradığını kitâblarda bulmuşlardır. Bir ahmak ve câhil kimse ortaya çıkarak, müslimânları parçalamak, bölücülük yapmak ve islâm âlimlerini kötülemek ve hak yolunda çalışanları gözden düşürmek için, bozuk fikrler yayarsa, bunun sapık veyâ zındık olduğu anlaşılır. Aklı olan kimse, buna inanmaz ve aldanmaz. Deccâlın askerleri gibi olanlar, ancak o ahmaka inanacaklardır. Her doğruya iğri, her güzele çirkin diyeceklerdir.
Müezzin efendi, ezân okurken, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ismini söyleyince, bunu işitenler, iki elin başparmaklarının tırnaklarını, gözlerinin üstüne koyarak (iki gözümün nûrusun sen yâ Resûlallah!) der.