384

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kıyâmet kopacağı zemânın alâmetlerini bildirdi. Sonra, bize dönerek, (Bunları sorup giden, Cebrâîl aleyhisselâm idi. Size dîninizi bildirmek için gelmişdi) buyurdu.

[(Hadîs-i Cibrîl) denilen bu hadîs-i şerîf, imâm-ı Nevevînin “rahmetullahi aleyh”, kırk hadîsinin ikincisidir. Bu kırk hadîsi, Ahmed Na’îm efendi “rahmetullahi aleyh”, türkçeye terceme etmiş ve basılmışdır. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî “rahmetullahi aleyh”, bunu fârisî olarak açıklamış, (İ’tikâdnâme) ismini vermişdir. Feyzullah efendi, İ’tikâdnâmeyi fârisîden türkçeye terceme ederek, (Ferâid-ül-fevâid) ismini vermiş, 1312 [m. 1894] senesinde İstanbulda basdırılmışdır. Bu terceme, latin harfleri ile (Herkese Lâzım Olan Îmân) ismi ile 1982 de basdırılmışdır. Kemâhlı Feyzullah efendi 1323 [m. 1905] de vefât etmişdir.]

Bu hadîs-i Cibrîlden anlaşılıyor ki, îmândan ve ibâdetlerden başka, (İhsân) denilen bir kemâl, bir üstünlük vardır ki, biz bu üstünlüğe (Vilâyet) diyoruz. Velîyi Allahü teâlânın sevgisi kapladığı zemân, onun kalbinde, mâ-sivânın varlığı ve sevgisi yok olur. Bu hâle(Fenâ-i kalb) denir. Bu müşâhede Allahü teâlâyı görmek değildir. Allahü teâlâ, bu dünyâda görülemez. Fekat, Velîde Allahü teâlâyı görmüş gibi bir hâl olur. Bu hâl, istemekle hâsıl olmaz. İşte, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Allahü teâlâyı görüyormuş gibi ibâdet etmekdir) buyurmakla, bu hâli haber vermişdir.

İkinci olarak deriz ki, bir hadîs-i şerîfde, (İnsanda bir et parçası vardır. Bu sâlih olursa, bütün beden sâlih olur. Fâsid olursa, bütün beden fâsid olur. Bu et parçası, Kalbdir!)buyuruldu. Bedenin sâlih olması için, kalbin sâlih olmasına tesavvufcular (Fenâ-i kalb)demekdedir. Kalb, Allahü teâlânın sevgisinde fânî olur. Onun sevdiği şeyleri seven kalbi olunca, kalbin bu fenâsı, komşusu olan nefse de te’sîr eder. Nefs, emmâreliğinden kurtulmağa başlar. (Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah) kazanır. Ya’nî Allahü teâlânın beğendiği şeyleri sever. Allahü teâlânın beğenmediklerini sevmez. Bundan dolayı, bedenin hepsi islâmın ahkâmına uymak ister.

Süâl: Kalbin sâlih olması için, îmândan ve amelden başka bir şey var mıdır?

Cevâb: Hadîs-i şerîfde, (Kalb sâlih olunca, beden de sâlih olur) buyuruldu. Bedenin sâlih olması, islâmın ahkâmına yapışması demekdir. Çok kimse vardır ki, kalbinde îmân var iken islâmın ahkâmına uymıyor. Îmânı olup da, sâlih işleri az, bozuk işleri çok olanların Cehennemde azâb görecekleri bildirildi. Demek ki, kalbde yalnız îmân bulunması, bedenin sâlih olmasına sebeb olamamakdadır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.