384

Tahrîm sûresinde, (Allahü teâlânın halâl etdiklerini kendinize harâm etmeyiniz!)meâlindeki âyet-i kerîme, (Ruhsat, izn verilen şeyleri inkâr etmeyiniz! Bunları harâm etmeyip de, terk eder, çekinirseniz zühd olur, iyi olur. Yapması ise, günâh olmaz) demekdir. Hadîs-i şerîfde, (Sünnetimi kabûl etmiyen benden değildir!) buyuruldu ki, ruhsat, izn verdiğim şeyleri kabûl etmeyip, kendine sıkıntı veren benden değildir demekdir.

Tesavvuf büyükleri, ruhsat ve azîmetden, ikincisini seçmişlerdir. Ruhsat ile amel etmeği de inkâr etmemişlerdir. Herkese ruhsat ile amel etmeği emr etmişlerdir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” de, böyle yapardı. Tesavvuf demek, Kitâba ve sünnete uymak, bid’atlerden sakınmak ve tesavvuf büyüklerine saygılı olmak ve herkese merhametli olmak ve ruhsat olan ameli terk etmekdir. Ehl-i sünnet âlimleri, azîmet ile, vera’ ile hareket etdiklerinden, bir harâm işlememek için, yetmiş halâli terk ederlerdi. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” buyurdu ki, (Biz bir harâma düşmek korkusundan, yetmiş halâli terk ederdik.)

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Ebû Hüreyreye “radıyallahü teâlâ anh”, (Vera’ üzere ol ki, insanların en âbidi olursun!) buyurdu. Bundan anlaşılıyor ki, din demek, yalnız ruhsat, her işde orta yol demek değildir. Azîmet, zühd ve vera’ da dindendir. Riyâzetin, açlık çekmenin tahrîmen mekrûh olması, buna dayanamıyanlar, bedenine ve aklına zarar verecek olanlar içindir. Çünki, kendini tehlükeye düşürmek harâmdır. Rûhânî kuvvetleri, bu tehlükeyi önliyenler için, riyâzet çekmek câiz ve fâideli olur.

Rehberin lâzım olduğu buradan da anlaşılmakdadır. Kâmil olan Rehber, talebenin sıhhatini, mizâcını, rûhunun kuvvetini anlar. Ona uygun olan mikdârda riyâzet etmeği emr eyler. Onu tehlükeden korur. Kâmil olan Rehber, hem beden, hem de rûh ve din mütehassısıdır. Resûlullah efendimizin vârisi, vekîlidir. Kâmil olan Rehberin emri ile yetişenlerde hiçbir zarar ve tehlükeye düşen görülmemişdir. Hepsi yükselmiş, olgunlaşmışdır. Tesavvuf yolunda ilerlerken, islâmiyyete uymakda hiç gevşeklik göstermemişlerdir. Farzı terk etmeğe sebeb olan şeyi yapmak harâmdır. Rehber bundan korur “rahmetullahi aleyh”. Nâfile ibâdetleri iznle yapmak, bunun için lâzımdır.

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, ümmetine çok merhametli idi. Mi’râc gecesi, elli vakt nemâzın beş vakte inmesini diledi. Ümmetine sıkı emrler gelmesine yol açmaması için, Eshâbının sıkıntılı riyâzetler yapmalarına izn vermezdi. Onun, ümmetine çok fâideli olacak ibâdetleri bildirmiyeceği ve yapılmalarını önliyeceği düşünülemez.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.