Otuzbeş senesinde hazreti Osmân “radıyallahü anh”, (Eshâb-ı şûrâ) ile istişâre ederek ve sonra Eshâb-ı kirâmın sözbirliğini alarak, kıble, garb, şimâl dıvarlarını yıkıp, mescidin genişliğini on metre, uzunluğunu yirmi metre kadar genişletdi. Bu arada, hazret-i Hafsanın ve Talha bin Abdüllahın ve Abbâsın odaları mescide katıldı. Halîfe Velîd, Medîne vâlîsi olan amcasının oğlu Ömer bin Abdül’azîze emr yazıp, seksenyedi senesinde, zevcât-i tâhirâtın ve Fâtımat-üz-Zehrânın şark tarafdaki evlerini yıkdırıp yerlerini mescide katdırdı. Böylece, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”, mubârek türbesi mescid içine alınmış oldu. Eshâb-ı kirâm ve dört mezheb imâmı ve bindörtyüz seneden beri, hiçbir islâm âlimi buna karşı birşey söylememişdir. Sü’ûdî Arabistândaki Riyâd şehrinde bulunan (Câmi’a-ı islâmiyye)ismindeki medresenin hâzırladığı haftalık (Ed-da’ve) mecellesinin 1397 [m. 1977] şâ’ban nüshasında, (Yakında Mescid-i Nebevî büyütülürken, yalnız garb tarafı genişletilmeli, büyük bid’ate son verilmelidir. Büyük bid’at, üç kabrin mescid içine sokulmasıdır. Şark dıvarı eski hâline çekilmeli, kabrleri mescid dışında bırakmalı) diyor. Mecmû’anın bu yazısı, icmâ’ı ümmete karşı gelmek, islâm cemâ’atinden ayrılmakdır. Bunun küfr olduğunu, dört mezhebin âlimleri “rahime hümullahü teâlâ” sözbirliği ile bildirmişlerdir.
Sü’ûdî Arabistân hükûmetinin bu çirkin işe bulaşmamasını, dünyâdaki bütün müslimânların kalblerini yaralamamasını dileriz. Hucre-i se’âdete karşı edebsizlik yapıldığı çok olmuş, fekat Allahü teâlâ, yapanları dünyâda da cezâlandırmışdır. Bunların misâlleri çokdur. (Mir’ât-ı Medîne) sonunda diyor ki, 1296 [m. 1879] senesinde Hicâz vâlîsi Hâlet pâşa, Medîneye uğradığında, Hucre-i se’âdet hizmetcilerinin başı olan Tahsin ağa, pâşanın gözüne girmek için, (Ev hanımlarınıza Hucre-i se’âdeti ziyâret etdirelim. Bu fırsat bir dahâ ele geçmez) der. Pâşa, bundan çekinmiş ise de, ağanın ısrârı üzerine, bir gece yarısı, pâşaya uzak, yakın bağlılığı olan kadınları Şebeke-i se’âdete sokar. Abdestsiz, kirli kadınlar da bulunduğundan, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” karşı bu saygısızlıkdan dolayı, ertesi sabâh Medînede üç def’a şiddetli zelzele olur. Ehâlî korkudan kaçışırlar. Sebebi anlaşılınca, pâşa rezîl olur. Medîneden dışarı çıkarılır. Az zemân sonra vefât edip, evi barkı dağılmışdır. Bunun gibi, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” türbesine karşı edebsizlik yapanlar, her zemân mahv ve perîşan olmuşlardır.