384

Böyle sözlere (kinâye) denir. Bir rivâyetde bütün mü’minlerin rûhları bu kubbeler altında bulunur. Şehîdler, (Dünyâdaki din kardeşlerimiz, bizim kavuşduğumuz ni’metleri, se’âdetleri bilseler, cihâda, muhârebeye koşarlardı) derler. Âl-i İmrân sûresi, yüzyetmişinci âyetinde meâlen, (Allah yolunda şehîd olanlara ölü demeyiniz. Onlar diridirler. Kendilerine, her zemân rızk verilir. Onlarda azâb olunmak korkusu yokdur. Ni’metlerden mahrûm kalmak üzüntüsü de yokdur) buyuruldu. Dünyâda onların cesedleri toprak altında kalınca, çürüyüp, fenâ kokarlar. Hayvanlar etlerini yirler. Bu hâllerini görenler, bunları acı çekiyor, azâb içinde sanırlar. Onların kavuşdukları ni’metleri, se’âdetleri anlamazlar. Şehîdler böyle diri olunca, Peygamberler de “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” elbette diri olur. Çünki, her Peygamberde şehâdet mertebesi vardır. Bir hadîs-i şerîfde, (İlm öğrenmekde iken eceli gelen kimseyi Allahü teâlâ Peygamberlerin mertebesinde karşılar) buyuruldu. Osmân bin Affân “radıyallahü anh” diyor ki, Resûlullahdan işitdim, (Kıyâmet günü, evvelâ Enbiyâ, sonra Ulemâ şefâ’at edeceklerdir) buyuruldu. Bir hadîs-i şerîfde, (Tâ’ûndan vefât edenler, şehîdlerin mertebesine kavuşur) buyuruldu. Tâ’ûn, vebâ hastalığı gibi sârî hastalıklar demekdir.

Bir kimse, kıyâmet günü kimler arasında bulunacak ise, kabr hayâtında da, onların arasında bulunur. Dünyâda iken kimleri seviyorsa, kimlerin arasında yaşıyorsa, kıyâmetde onlar ile berâber haşr olunacakdır. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel “rahime-hullahü teâlâ”[1] dedi ki, (Mü’minlerin rûhları Cennetdedir. Kâfirlerin rûhları Cehennemdedir). Ba’zı âlimlere göre, Cennet-ül me’vâdadırlar. Bu Cennet, Arşın altındadır. Zinâyı âdet edinen, fâiz ve yetim malı yiyenlerin ve mezhebsizlerin rûhları Cehennemde azâb içinde olurlar. Üzerinde kul hakkı bulunanların rûhları Cennete girmez. Böyle günâh işliyenlerin ve zulm edenlerin rûhları da böyledir. Evliyânın “rahime-hullahü teâlâ” ve sâlih mü’minlerin ve Ehl-i sünnet kitâblarını yayanların rûhları kabrlerine gelerek, cesedlerini ziyâret ederler. Mü’minlerin rûhları birbirlerini ziyâret ederler. Bilhâssa, Cum’a gecelerinde konuşurlar. Mü’min vefât edip, rûhu semâya çıkınca, mü’minlerin rûhları gelip, dünyâda tanıdıklarını sorarlar. Vasiyyet etmeden ölenlerin rûhlarına konuşmak için izn verilmez. [Vasiyyetlerin en kıymetlisi, Ehl-i sünnet kitâbı hediyye etmekdir.] (Ferâid-ül-fevâid)in yazısı temâm oldu.

(Se’âdet-i Ebediyye)de diyor ki, (Belâlardan, sıkıntılardan kurtulmak için, istigfâr çok okumalıdır. Ya’nî, çok (Estagfirullah) demelidir.)

[1] Ahmed bin Hanbel 241 [m. 855] de Bağdâdda vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.