384

Ölüden veyâ diriden dilekde bulunanın, ibâdet mi, yoksa tevessül mü yapdığını, ya’nî niyyetinin ne olduğunu anlamak için, dilekde bulunurken islâmiyyetin dışına çıkıp çıkmadığına bakılır. İslâmiyyetin dışına çıkıyorsa ya’nî onun gönlünü hoş etmek için, harâm işliyor veyâ farzı yapmıyorsa, ona tapındığı anlaşılır. Görülüyor ki, diriden dilekde bulunurken, onun gönlünü hoş etmek için, islâmiyyetin dışına çıkan vehhâbîler, müşrik olmakdadırlar. İslâmiyyetin dışına çıkmadan tevessül eden müslimânlar ise, Allahü teâlânın emrini yapmakda, ya’nî sebebe yapışmakdadırlar. Bunlara müşrik diyenlerden te’vîli olmıyanları kâfir olur. İnsan, kendi nefsinin isteklerine, ya’nî şehvetlerine kavuşmak için islâmiyyetin dışına çıkarsa, nefsine tapınmış olur. Fekat nefse tapınmağa, dînimiz şirk dememişdir. Ya’nî bunlar kâfir değil, fâsık olurlar.

6 -Kitâbının yüzkırkikinci sahîfesinde: (Eshâb ve onlardan sonra gelenler, Peygamberden başka, kimse ile bereketlenmedi. Peygambere mahsûs olan şeylerde, kimse ona ortak olamaz)diyor.

Bu da, yazarın yalanlarından biridir. Hazret-i Ömer, yağmur düâsına çıkarken, hazret-i Abbâs ile bereketlendi. Bunu yirmidördüncü maddede uzun bildirdik. Lütfen oradan okuyunuz! İslâm âlimleri, Resûlullaha mahsûs olan şeyleri uzun yazmışlardır. Meselâ, (Mevâhib-i ledünniyye) tercemesinde vardır. Bu kitâbların hiçbiri, Resûlullahla “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” bereketlenmek, yalnız ona mahsûsdur. Başkaları ile bereketlenmek câiz olmaz dememişlerdir. Başkaları ile de bereketlenildiğini bildirmişlerdir. Allahü teâlânın sevdiği kullarının kabrlerini ziyâret ederek, onlardan bereketlenmeği, Lât ve Uzzâ putlarına tapınmağa benzetmek, Kur’ân-ı kerîme ve hadîs-i şerîflere iftirâ etmekdir. Hadîs-i şerîfde,(Kur’ân-ı kerîme yanlış ma’nâ veren kâfir olur) buyuruldu. Kitâbın müellifi, ma’nâları şübheli olan âyet-i kerîmelere yanlış ma’nâ vererek, Ehl-i islâma müşrik diyor.

7 -Yüzyirmialtıncı sahîfesinde: (Görülüyor ki, tesavvufun başlangıcı, Hind yehûdîlerinin bir oyunudur. Eski yunanlılardan alınmışdır. Böylece, islâmiyyeti fırkalara ayırdılar, parçaladılar)diyor.

Pâkistânlı Mevdûdî[1] adındaki mezhebsiz birisi de, (İslâmda İhyâ Hareketleri) kitâbında, yukarıdaki yazıları yaymakdadır. Sapık kimseler, isteklerine kavuşmak, çıkarlarını sağlamak için, insanlar arasında değer taşıyan kılıklara giriyorlar. Aklı ve bilgisi olan, böyle bozuk kimseleri hemen anlar. Bunları iyilerden ayırır. Fekat câhiller, bunları doğru sanır.

[1] Mevdûdî 1399 [m. 1979] da öldü.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.