418

● Adem [yokluk] vehmen hissetmek derecesinde ortaya çıkıp, istikrar kazanır. [Anlaşılır]. 3/58.

● Adem mukâbilindeki vücûd [Yokluğa tekâbül eden varlık], Allahü teâlânın vücûd sıfatı olmayıp, zıl ve aksleridir. 3/64.

● Adem-i mukayyedin [kaydlı ademin] mutlak ademe bağlanması, tecellî-i zâtın te’sîri iledir. 2/94.

● Adem, Resûlullahdan (ev ednâ) makâmında kaldırıldı. 3/123. [Se’âdet-i Ebediyye: 919.]

● Azâb-ı Cehennem [Cehennem azâbı], geçici olsun, devâmlı olsun, küfre ve küfr sıfatlarına mahsûsdur. 1/266. [Mektûbât Tercemesi: 350.]

● Âhıret azâbı, çok şiddetli ve devâmlıdır. Ve dünyânın hayâtı çok kısadır. Dünyânın güzelliğine ve tadına aldanmamalıdır. Bir insanın kıymeti, dünyâ ile ölçülse idi, dünyâlığı çok olan kâfirler herkesden azîz olurdu. Dünyânın görünüşüne aldanmak aklsızlıkdır. 1/98. [Mektûbât Tercemesi: 146.]

● Arşa olan zuhûr, zıllıyetden yüksekdir [uzakdır.]. Kimsede bu kâbiliyyet yokdur. 2/11.

● Arş-ı ilâhî, âlem-i halk ile âlem-i emr arasında geçiddir. 2/76. [Se’âdet-i Ebediyye: 915.]

● Arşa olan zuhûrun onda biri ârifin kalbinde yokdur. 1/220. [Mektûbât Tercemesi: 266.]

● Arş-ı ilâhî o azameti ile berâber, mekânlı olduğundan rûha nisbet ile, hardal dânesi kadar değildir. 1/287. [Mektûbât Tercemesi: 426.]

● Urûclar ve zuhûrlar, mahlûkların hakîkatlerinin sonuna kadardır. 1/263. [Mektûbât Tercemesi: 346.]

● Urûcda mertebelerin sonu, nemâzın hakîkatıdır. 3/77. [Se’âdet-i Ebediyye: 941.]

● Azîmet, harâmla mubâhların fazlasından sakınmak; ruhsat, harâmlardan sakınmakdır. 1/216. [Mektûbât Tercemesi: 259.]

 

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.