418

● Aklın anlıyamadığı işleri, ilâhî nûrdan gayri ile bilmek mümkin değildir. 3/44.[Se’âdet-i Ebediyye: 756.]

● İnsanların aklları, yaratıcıyı isbâtdan âcizdir. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]

● Akl, tasfiye ve tezkiyeden sonra, ilâhî makâm ile münâsebet kurar. Fekat, yanılmak ve unutmak ondan ayrılmaz. Vâhime, mütehayyile, gadab ve şehvetden ayrılmaz. 1/266. [Mektûbât Tercemesi: 350.]

● Aklın tasfiye ve tezkiyesi, sâlih amellerin yapılmasına bağlıdır. 1/266. [Mektûbât Tercemesi: 350.]

● Akl erbâbı, ya’nî felsefeciler, nefsden ba’zan rûhu, ba’zan kalbi kasd eder. Onlar nefs-i emmâreyi mücerred mefhûmlardan [âlem-i emrden] sayarlar. Kalb ve rûhun ismini bilmezler. 3/91.

● Ukalâ [akla tâbi’ olanlar], ma’lûm için, zihnde sûret hâsıl edip, onun meydâna gelmesi zihndedir. İlmde değildir, derler. Son devr sofiyyesine göre, o sûret ilmde hâsıldır. 3/114.

● Allahü teâlânın bir kulundan yüz çevirdiğinin alâmeti [sevmediğinin alâmeti], onun mâlâya’nî ile meşgûl olmasıdır. “Hadîs-i şerîf”. 2/60. [Se’âdet-i Ebediyye: 480.]

● İlm iki kısmdır. İlm-i ahkâmı fıkh, ilm-i i’tikâdı kelâm [ahkâmı bildiren fıkh ilmi, i’tikâdı bildiren kelâm ilmi], ilmleri kendinde toplamışdır. 1/268. [Mektûbât Tercemesi: 383.]

● İlm, inkişâfdan [tekâmülden] ibâretdir. Bu inkişâf ihâta ile olursa, ilm-i husûlîdir [çalışarak ele geçen ilmdir]. 3/114.

● İlm, ma’lûmun sûretinden ibâretdir ki, bunun ilmde husûlî ve hulûlî [girmesi, hulûl etmesi] ne ma’nâya olur, [ne ma’nâsı olur.]. 3/114.

● İlm-i husûlî ve ilm-i hudûrî bir vaktde cem olur. İki ilm-i hudûrî cem’ olmaz [birlikde olmaz]. 1/306. [Mektûbât Tercemesi: 490.]

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.