● Muhyiddîn-i Arabî, Fütûhât-i Mekkiyye’sinde, “Cem’i Muhammedî [Muhammed aleyhisselâmın kemâlâtı], Cem’i ilâhîden genişdir. Zîrâ, ilâhî hakîkatlar ve mahlûkların hakîkatları bir aradadır, diyor. Bilmez ki, orada ancak, ülûhiyyet mertebesinin zıllerinden, görüntülerinden bir zıl vardır. O mukaddes mertebeye göre, Cem’i Muhammedînin hiç mikdârı yokdur. [Onun yanında hiç kalır.] 2/71.
● Muhyiddîn-i Arabî, hâtemünnübüvve [son Peygamber], ba’zı ilm ve ma’rifetleri, Evliyânın sonuncusundan alır, demişdir. Ve kendini vilâyet-i Muhammedînin sonu bilir. Bu sözün te’vîli, Pâdişâhın hazînedârlarından birşey alması gibidir. 3/77. [Se’âdet-i Ebediyye: 941.]
● Muhlislerin kusûrları afv olunur. 1/239. [Mektûbât Tercemesi: 290.]
● Mezheb taklîdi lâzımdır. 3/22. [Se’âdet-i Ebediyye: 70.]
● Mir’ât-i kâinâtda [kâinât aynasında], görülen cemâl değil, cemâlin zılleridir. 1/272.[Mektûbât Tercemesi: 387.]
● Murâdiyyet [istenilmiş olmak] cezbenin önce olmasıdır. 3/118.
● Murâdiyyet eshâbını [Murâdlar yolunun yolcularını], şeyhin aracılığı olmadan cezb edip, işini bitirirler. 1/292. [Mektûbât Tercemesi: 462.]
● Murâdlar yoluna, ictibâ yolu derler. 3/118.
● Murâkabe-i zât, Nakşibendiyye yolunda kıymeti yokdur. 2/23. [Se’âdet-i Ebediyye: 775.]
● “El-mer’ü me’a men ehabbe” [Kişi sevdiği ile berâber olur] hadîs-i şerîfi, hicrân ateşi ile yananlara tesellî vermekdedir. 2/99. [Se’âdet-i Ebediyye: 515.]
● Maraz-ı zâhirî [bedenî hastalık], iş görmeği gücleşdirdiği gibi, kalb hastalığı da, ibâdet yapmağı gücleşdirir. 1/289. [Mektûbât Tercemesi: 442.]