Müşâhede etmeden cevâb, büyük bir inâd ve aklsızlıkdır. [Eflâtûn böyle yapdı.] 3/118
● Akrabânın cefâsına sabrdan gayri çâre yokdur. Firâren [kaçarak] cefâdan kurtuluşa ruhsat vardır. 3/7 [Se’âdet-i Ebediyye: 426.]
● Elbise-i nefîseyi “Nemâzda zinetli elbiselerinizi alınız, örtününüz!” hükmünce, nemâz için zînetlenmek niyyeti ile giyinip, başka niyyetle giyinmemek gerekdir. 3/17[Se’âdet-i Ebediyye: 102.]
● Allah ismi bütün sıfatları ve şuûnâtı içine alır.
● İlâhî! Dostlarını öyle kıldın ki, her kim onları bildi, seni buldu. Seni bulmıyan onları bilmedi. 1/156. [Mektûbât Tercemesi: 191.]
● El mer’u me’a men ehabbe. (Kişi sevdiği ile berâberdir) hadîs-i nebevîdir. Berâberlik, gerçekden sevenin (sâdık dostun) nasîbidir, hadîs-i şerîfi nice hicran içinde olanların tesellîsidir. 2/36 [Eshâb-ı Kirâm: 222.]
● İlhâm dînin gizli, görülmiyen kısmlarını açığa çıkarır. Kemâlât-i zâide isbât eylemez. 2/55 [Kıyâmet ve Âhıret: 182.]
● İmâm-ı Türpüştînin risâlesi, i’tikâdı doğru olarak öğrenmekde fâidelidir. 1/193.[Mektûbât Tercemesi: 229.]
● İmâm-ı a’zam, Şa’bînin talebelerindendir.
● İmâm-ı a’zam, abdestin edeblerinden bir edebi terk sebebiyle, kırk senelik nemâzı kazâ buyurmuşdur. 1/29. [Mektûbât Tercemesi: 47.]
● İmâm-ı a’zam, mutlaka mü’minim, imâm-ı Şâfi’î, inşâallah mü’minim demişlerdir ki, farklılıkları sözdedir. İmâm-ı a’zamın sözü, hâl-i hâzır durum i’tibâriyledir. İmâm-ı Şâfi’înin ki, âkıbet i’tibâriyledir. 2/67. [Se’âdet-i Ebediyye: 54.]
● İmâm-ı a’zam-ı Kûfî, vera’ ve takvâ üzere idi. Sünnete uyarak ve sünnet devleti ile ictihâd ve istinbâtda yüksek derecelere ulaşmışdır ki, diğerleri bu derecede değildir.