[Onu anlamakda kâsırdırlar.] 2/55. [Kıyâmet ve Âhıret: 182.]
● İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, hadîs-i şerîfleri ve sahâbenin kavllerini kendi reyine tercîh ederdi. Diğerleri böyle değildir. 2/55 [Kıyâmet ve Âhıret: 182.]
● İmâm-ı a’zam ile imâm-ı Ebû Yûsüf, Kur’ân-ı kerîmin mahlûk olup-olmamasında, altı ay münâkaşa edip, nihâyet, mahlûkdur diyeni tekfîr etdiler. [Küfre gideceğini söylediler.] 3/89
● İmâm-ı a’zam buyuruyor ki: (Sübhâneke, mâ-abednâke hakka ibâdetike ve lâkin arafnâke hakka ma’rifetike) [Ey Allahım! Seni noksan sıfatlardan tenzîh ederim. Biz, sana hakkıyla ibâdet edemedik. Fekat, akl ile anlaşılamıyacağını iyi anladık], buradaki ma’rîfet odur ki, Allahü teâlâyı kemâl sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh ve yüceliğinden islâmiyyet ne bildirmişse öylece bilmekdir. 3/123 [Se’âdet-i Ebediyye: 919.]
● İmâm-ı Hasen, imâm-ı Hüseynden efdaldir. 2/67 [Se’âdet-i Ebediyye: 54.]
● İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık buyurdu ki, Hak teâlâ kulların işlerinde, işleri kullara bırakmadı ve cebr etmedi. Zorlama ve serbestlik dahî yokdur. [Kulun her dilediği olmaz. Ve hiçbir şey zorla yapdırılmaz.] 1/289. [Mektûbât Tercemesi: 442.]
● İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık, sahv erbâbının büyüklerindendir. 3/120
● İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık, hem tarîka-i Sıddîkıyyeyi, hem tarîka-i Emîriyyeyi kendinde toplamışdı. 1/313. [Mektûbât Tercemesi: 502.]
● İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık, nemâzda iken bî-hoş olup, düşmüşdü. …… sebebi. 3/120
● İmâm-ı Rabbânînin nûru. 2/22
● İmâm-ı Rabbânînin, Ramezânın onbeşinci gecesi, sultân-ı vakt meclisinde îrâd buyurdukları mevzû’lar. 3/43