418

O, onu gördükde, vâh, keşki helâk ve hebâ olaydım diye temennî eder. O hâlde alevli ateşe bırakılır. Zîrâ o, dünyâda âhireti inkâr edip, âile ve kabîlesi arasında mâl ve makâm ile mesrûr idi.” (İnşikak Sûresi: 13) va’dine yakalanmıyalar. 4/234.

● Tekebbür harâmdır. 5/106 [Kıyâmet ve Âhıret: 101.]

● Tilâvet-i Kur’ân, Hak teâlâ ile tekellümdür [konuşmakdır]. 6/93.

● Teklîfât-ı islâmiyyeyi [islâmiyyetdeki teklîfleri] inkâr eden, mülhid ve zındıkdır. 5/53.

● Telvîn makâmında, kesret-i vâridât ve televvün-i ahvâl [hâllerin değişmeleri] mevcûddur. 5/28.

● Temkin makâmında, mâsivâyı unutmak ve kalbe gelen hâtırâtı nefy etmek mevcûddur. 5/28.

● Tenâsüh, rûhun bedene teallukundan önce, başka diğer bir cesede te’allukudur ki, böyle inanmak küfrdür. 6/5

● Tevbe, günâhı müte’âkib olursa [hemen günâhdan sonra olursa], üç sâat zarfında ise, deftere yazılmaz. 5/110.[Fâideli Bilgiler: 169, Cevâb Veremedi: 349.]

● Tevbe kapısı açıkdır. Hak teâlâ ra’ûf ve rahîmdir. Kusûr işlemekden kimse hâlî değildir. Ümmîdvâr olalar. 5/12

● Teveccüh muhabbetsiz müessir değil, lâkin muhabbet teveccühsüz müessirdir. 4/33[İslâm Ahlâkı: 557.]

● Teveccühde huzûr ve gaybet [yanında ve uzakda olması] berâberdir. 4/122.

● Teveccüh-i pîr-i kâmil [kâmil pîrin teveccühü], dağ gibi zulmeti ve kederleri, her ne yol ile meydâna gelirler ise gelsinler, sâdık mürîdden def’ eder. 6/121.

● Teveccüh yapılması için, kalb ile yalvarmak lâzımdır. 1/157. [Mektûbât Tercemesi: 192.]

● Teveccüh bir emr-i zâhirdir ki [açık bir işdir ki] beyâna [açıklamağa] ihtiyâcı yokdur. 6/251.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.