● Sohbet-i ehlullah [ehlullahın sohbeti], kemâlin ele geçmesi ve sülûk konaklarının geçilmesi için mutlaka lâzımdır. 6/9.
● Sohbet-i ehlullahın fâideleri. [Evliyânın sohbetinin fâideleri.] 4/158.
● Sohbet-i îşânın [Onların sohbetinin] bir sâati, kırk günlük mücâhedelerden dahâ üstündür. 4/47.
● Sohbet lâzımdır. Çâre yokdur. Sûret ve râbıta ile iktifâ olunmak [kifâyet etmek] hatâdır. 4/50. [Hak Sözün Vesîkaları: 328, Kıyâmet ve Âhıret: 161.]
● Sohbetin ve Onlara hizmetin mükâfâtı, Hak teâlâya kavuşmakdır. Diğer amellerin karşılığı, ona yakınlığa ulaşdıramaz. Bu işin hakîkatidir ki, nefs-i emmâreyi itmînâna getirir. Diğer amelleri de sûretden hakîkate getirir. 4/233.
● Sohbet edeceğin kimse ile Allahü teâlânın maıyyeti basar-i basîretine dûçâr olmalıdır. 4/125.
● Sohbet-i agniyâdan [Dünyâlık toplıyanın sohbetinden] kaçınmak lâzımdır. 4/125.
● Sohbet-i nâ cins [yabancılar ile sohbet]den, tefrîka ehli ile, bid’at ehlinin sohbetinden kaçınalar. 4/145.
● Sohbet-i ehli dünyâ [dünyâ ehlinin sohbeti] mevcûd iken, hakîkî matlûbun sevdâsının kalbde hâsıl olması, ne büyük ni’metdir. Dervişlerin muhabbeti onun eseri ve Onların niyâzı onun beyyine-i vâdıhıdır. [Onun açık delîlidir.] 4/143.
● Sadr [göğüs], ilm mahallidir, yeridir. Gayb âleminden gelen [ulaşan] her feyz, evvelâ sadra gelir. 5/97.
● Sadaka-i tetavvu’u [nâfile sadakayı] istemek, kazanmağa kudreti olmıyan muhtâc içindir. Muhtâc, nefsine mevt veyâ maraz isâbetinden havf eden câyı’ [ölmekden veyâ hasta olmakdan korkan aç] veyâ bedeni örtecek şeye kudreti olmıyan açık kimsedir. Böyle kimse, âciz olmayıp da, kesbine başka birşey mâni’ olursa, bir günlük yiyeceği istemesi câiz olur. [İstediği bir günlük ola].