● Tarîkat-i Nakşibendiyyeye kayyûmiyyet cezbesi Abdülhâlık Goncdüvânî vâsıtası ile Ebû Bekr-i Sıddîkdan gelmişdir. Ma’iyyet cezbesinin başlangıcı ise, Şâh-ı Nakşibendden başlamışdır. 5/36. [Se’âdet-i Ebediyye: 512.]
● Tarîkat-i Nakşibendiyye büyükleri azîmet ile hareket ederler [amel ederler], ruhsatdan kaçınmışlardır. Ve azîmetleri de, zarûret mikdârı yaparlar, buyurulmuşdur. 6/121.
● Ta’âm [yemek] ve menâm [uyku] az olmak beğenilir ise de, ibâdetde azlığa, tehîre sebeb olmamalıdır. Ve dimâgı hasta ve hayâlâtı ifsâd [aklı ve hayâli ifsâd] eylemeye. 5/51.
● Ta’âm [yemek], menâm [uyku] ve kelâmda [söylemekde] orta yola riâyet lâzımdır. 4/145.
● Ta’âma [yemeğe] başlamakda besmele, sünnet-i müekkededir. 5/51.
● Taleb ve şevkin sönmemesinin ilâcı, pîrin teveccühü iledir. 6/222.
● Taleb mevcûd olmasa dahî, nisbet verilir. Lâkin taleb mevcûd oldukda, nisbet-i mefkûdenin arzûsunu dahî, nisbet makâmında kabûl ederler. [Bu arzûyu dahî nisbet makâmında kabûl ederler.] 5/89. [Eshâb-ı Kirâm: 275.]
● Ta’âmdan sonra, Elhamdülillâhillezî et a’menî hâzât-ta’âm ve razekanî min gayr-i havlin minnî velâ kuvvetin [Allahü teâlâya hamd olsun. Beni doyurdu. Beni rızklandırdı. Kuvvetsiz iken doyurdu] diyenin günâhları magfiret olunur; hadîsi. 5/51.
● Ta’âmda sedd-i ramak [ölmiyecek kadar yimek içmek] ve imsak-i [perhîz] kudret kadar birkaç lokma tenâvül eylemek [yimek] insanoğluna kâfîdir. Sabr mümkin olmazsa, mi’denin üçde birini yemek için, üçde birini sıvılar için ve üçde birini dahî, hava için ta’yîn etmelidir; Hadîs-i şerîfi. 5/51.
● Tulû’u cemâl-i ehadiyyet [Allahü teâlânın cemâlinin görünmesi] beşerî sıfatları yok eder. 5/136.