418

[Değişdiremez ve ortadan kaldıramaz.]. 4/29. [Se’âdet-i Ebediyye: 89.]

● Necâtın [kurtuluşun] sünnete uymakda ve bid’atden sakınmakda olduğunu yakînen bileler. [Bunun için bid’at sâhibleri ile ve harâm işliyenler ile arkadaşlık yapmamalıdır.] 5/89. [Eshâb-ı kirâm: 275.]

● Necât-i uhrevî [âhıretde kurtulmak] ulemânın fetvâsına bağlıdır. Sâlih, sağlam olan ulemânın hilâfına olan keşfler i’tibârdan sâkıtdır. 4/182. [İslâm Ahlâkı: 559, Kıyâmet ve Âhıret: 376.]

● Necâtı [kurtuluşu], Hak teâlânın sonsuz rahmetinden ümmîd edeler. Ve tâ’ati, onun rahmetinin eseri olarak kabûl edeler. 4/92.

● Nisbet-i bâtın [bâtının bağlılığı] ne kadar yüksek olursa, o kadar cehâlete yakîn olup, zâhiri bî halavet eder. [Zâhir tad alamaz.]. Zîrâ bâtından çok uzak olur. 4/138.

● Nisbet-i bâtın [bâtının nisbeti] ne kadar derk-i zâhire gelmeyip, ondan [bedenden, zâhirin anlamasından] uzak olursa, o kadar çok parlak [nurlu] olur. 4/138.

● Nisbete adem-i ilmden [ilmin yokluğundan] dolayı nisbet-i bâtını [bâtının nisbeti] mutlakâ nefy eylemek mümkin değildir. Zîrâ ekseriyâ vâki’dir ki, bâtın için bu neş’eye [dünyâya] münâsib bir nisbet hâsıl olur. Ve zâhirin aslâ ona ıttılâ’ı, haberi olmaz [zâhir aslâ onu bilmez] ve nefy eder. 4/61.

● Kadınlar ile sohbet [konuşmak], dünyâya bağlanmağa meyle sebebdir. Ve Hak sübhânehudan gâfil eder. [Bunun için, kadınların bulunduğu yerlerde çalışmamalıdır.] 4/171.

● Nasîhat zâhiren acıdır. Se’âdet mend [bahtiyâr] o kimsedir ki, onu şeker gibi tenâvül edip, ma’nevî tad almakdan hissedâr ola. 4/112.

● Nazar ber kadem, hiyn-i mürûrda [yürürken] nazarı kadem üzere rast olmakdır [ayaklarına bakmakdır] ki… 4/165.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.