418

Şâfi’îye, tahrîmine kâiller, Hanefîye, onu bilmezler. “Sünen-i hüda”. 4/142.

● Vücûb mertebesi, esmâ [ismler], sıfat, şu’ûn ve i’tibârâtı [i’tibârları] toplamıdır. Ve fenâ ve bekâ bu mertebededir. Zât mertebesinde, i’tibârlardan bir i’tibârı mülâhazasız, fenâ ve bekâ mütasavver değildir. 6/8.

● Vücûd için, Hak sübhânehûnun hakîkatidir demek, Ehl-i sünnet i’tikâdına uygun değildir. 4/230. [Se’âdet-i Ebediyye: 959.]

● Vücûdün, zât-i teâlâya bağlılığı, bir şeyin meydâna geldiği yerden çıkmasına nisbeti gibidir. 4/85.

● Vücûd, kevn [olma] ve husûl [açığa çıkma] ma’nâsınadır. 4/230. [Se’âdet-i Ebediyye: 959.]

● Vücûd, şey’in mertebelerden bir mertebede ve âlemlerden bir âlemde, ya’nî hâricde zuhûrudur. 4/230. [Se’âdet-i Ebediyye: 959.]

● Vücûd ve onun tevâbi’i, sıfât-ı hâssa-i ma’bûddur. Mümkinde vücûd-ı zıllî sâbitdir ve müste’ârdır. 6/126.

● Vücûd-i mümkin [mümkinlerin vücûdu], Hak teâlânın vücûdunun zıllıdir. Ve mümkinlerin sıfatı, vâcib-i teâlânın kemâlâtının zılleridir. 4/63.

● Vücûd-i mâsivâ [mahlûkların vücûdü, varlığı] mecâzî vücûddur. Mecâzî vücûd zihnlerde, hakîkî vücûd olduğu için, Sâlik [tesavvuf yolcusu] onun hakîkî ünvânını nefy eder ki, mecâz, hakîkatin varlığı ile bilinmiye, olmıya ve Hak celle ve âlânın hakîkî vücûdü ile ortak olmaya. 4/152.

● Vücûd-i beşerînin nefyine bir sa’at sa’y eylemek [gayret etmek, uğraşmak], ibâdet ehlinin nice yıl ibâdetlerinden dahâ iyidir. 4/58.

● Vücûd-i âbid der-meyân olan ibâdet [ibâdet edenin (âbidin) vücûdünü düşünerek yapılan ibâdet], Allahü teâlâya lâyık değildir. O makâmda hâlis din isterler ki, ortağa râzı değildir. [Allahü teâlâ, kendine şerîk, ortak yapılmasına râzı olmaz.] 4/31.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.