● Vakt-i hâbde [uyku vaktinde], Âyet-el-kürsî okumalıdır. 5/33.
● Vukûf-i adedî [onbir ta’birden biri], zikr-i nef-yü isbâtın [Lâ ilâhe illallah söylemenin] adedine bu yolda, bilindiği üzere, vâkıf olmakdan ibâretdir ki, her bir nefesde tek ola. 6/47.
● Vukûf-i kalbî [kalbin Allahü teâlâdan âgâh olması], bilâ zikr kalbe [zikrsiz kalbe], müteveccih, vâkıf ve nâzır olmakdır ki, kalbe mâsivâ hutûr etmeye. 4/65. [İslâm Ahlâkı: 558.]
● Vilâyet-i sûrî sebebi ile, verâset-i ma’nevîyeye müdâhale eylemek hatâdır [tehlükedir]. 5/77.
● Vilâyet, nübüvvetin zıllıdir. 4/71.
● Vilâyet, sâlikin [tesavvuf yolcusunun] mebde-i te’ayyünü olan isme vâsıl olmağa ve o ismde fenâya bağlıdır. 6/229.
● Vilâyetde ilm şart değildir. Velîlik vâkı’ olup, ilm vermezler ise, hiç noksanı yokdur. 5/73.
● Vilâyet ve nübüvvet kemâlâtının [olgunluğunun] on latîfeye ihtisâsı vardır. 6/118.
● Vilâyet, fenâ ve bekâdır. Vilâyetin sıfatı, dünyâdan yüz çevirmek ve kaçınmak ve âhırete meyl ve bağlanmakdır. 6/217.
● Vilâyetde ilm şart değildir. Velînin, kendi vilâyetinden ve yakınlığından haberdâr olmaması mümkindir. Fe minnâ men alime ve minnâ men cehile. [Ba’zımız bilir, ba’zımız bilmez.] 6/19.
● Vilâyetde, mâ-sivâyı unutmakdan ibâret olan fenâ şartdır. 4/180.
● Vilâyetde, fenâ şartdır. Sâlikin örtünmesi [istitârı] demek olan adem [yokluk] şart değildir. 4/12.
● Vilâyetin kemâli [olgunluğu, üstünlüğü] cezbe ve sülûke bağlıdır. Bunlar vilâyetin iki rüknüdür. Nübüvvet kemâli bunlara bağlı değildir. 5/78.