İkisi mü’min, ikisi kâfir. Zülkarneyn ve Süleymân “aleyhimesselâm”, Nemrûd ve Buhtunnasar. Beşincisi Mehdîdir “aleyhirrahme”. Hadîs-i şerîf. 2/67 [Se’âdet-i Ebediyye: 54.]
● Dostluğa yakışmaz ki, üzmemek için sükût oluna. 1/233 [Mektûbât Tercemesi: 285.]
● Duman, sıcak sıvı ve katı zerrelerden mürekkebdir. 1/208. [Mektûbât Tercemesi: 245.]
● Dinde harac [zor şey] yokdur. 3/22 [Se’âdet-i Ebediyye: 70.]
● Deynden bir dankı sâhibine vermedikçe, sâlih mü’min Cennete giremez. 2/87[Se’âdet-i Ebediyye: 288.]
● Deynden [borcundan] bir dankı sâhibine vermek, pekçok dirhem sadaka vermekden dahâ iyidir. 2/87 [Se’âdet-i Ebediyye: 288.]
● Deynden [borcundan] bir dank gümüşü sâhibine vermek, altıyüz kabûl olunmuş ve makbûl [nâfile] hacdan efdaldir. 2/66 [Se’âdet-i Ebediyye: 97.]
● Dünyâ hayâtı çok azdır. Ve ebedî azâb buna [buradaki küfre] karşılıkdır. 1/266[Mektûbât Tercemesi: 350.]
– Z –
● Zâtdan murâd mâhiyyet ve hakîkatdir. 2/45 [Se’âdet-i Ebediyye: 966.]
● Zât-i şey oldur ki [birşeyin aslı oldur ki], şey’in cemî’i vücûh ve i’tibârâtından her ne ki i’tibâr oluna, zât-ı şey, onların cemî’inin mâverâsıdır. Her ne ki onda isbât oluna, vücûh ve i’tibârâtda dâhildir. 3/80
● Zât-i teâlâya hiç adem mukâbil değildir. 3/64
● Zât-i teâlâ, nefs-i vücûdda ve vücûdün tevâbi’ı olan [Zât-ı teâlâ, vücûdün kendisinde ve vücûdun tâbi’leri olan] diğer kemâlâtda [Hayât, ilm, kudret, sem’, basar ve irâdet ve kelâm ve tekvîn gibi] kendi kâfîdir. Ve bu kemâlâtın husûlinde [meydâna gelmesinde] sıfât-i zâideye muhtâc değildir.