1. Oruçlunun, akşam namazı vakti girdikten, yâni güneşin battığı iyice anlaşıldıktan sonra, yiyerek veya içerek orucunu açması.
…İftâr zamânında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâya, her kokudan daha güzel gelir. (Hadîs-i şerîf-Sünen-i Beyhekî)
… Bir kimse, bu ayda (Ramazân-ı şerîfte) bir oruçluya iftâr verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ onu Cehennem ateşinden âzâd eder, kurtarır. O oruçlunun sevâbı kadar, ona sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
İftârda acele etmek demek, yıldızlar görünmeden önce iftâr etmek demektir (İbn-i Hibbân)
İftar edince, (Zehebazzama’ vebtellet-il urûk ve sebet-el-ecr inşâallahü teâlâ: Susuzluk gitti. Damarlar ıslandı sevâb hâsıl oldu inşâallah) duâsını okumak, terâvih kılmak ve hatm okumak mühim sünnettir. (İmâm-ı Rabbânî)
2. Oruç tutmama, yime.
Ayı görünce oruç tutunuz! Tekrâr görünce iftâr ediniz (Hadîs-i şerîf-Merâkıl felâh)
Ey Ebü’d-Derdâ! Muhakkak senin üzerinde bedeninin hakkı vardır. Ehlinin (âilenin) hakkı, Rabbi’nin hakkı vardır. Her hak sâhibine hakkını ver! İftâr et, oruç tut, namaz kıl, uyu ve ehline yakın ol. (Hadîs-i şerîf-Kenz-ül-Ummâl)