593

Hâtunları da hâdisenin aslını anlatınca, hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdular ki, eğer siz halîfe hâtunu olmasa idiniz, size bu cevherlerin birisini göndermezler idi. Size gelen de, halîfeye gelen de müslimânların beyt-ül-mâlınındır. Sizin hakkınız, karz [borç] aldığınız mikdârdır. O cevâhirleri satdırıp, içinden, (borç aldığı kadarını) [cevâhirlerin karşılığında gönderdiği mâlın karşılığı kadarını] hâtunlarına teslîm edip, geri kalanını beyt-ül-mâla verdi. O hâtunları da, hazret-i Ömere karşılık vermeyip, Emîr-ül mü’minînin emrine tâbi’ olmaları takdîr edilir “radıyallahü teâlâ anhünne”.

Kırkdördüncü Menâkıb: Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” Irâk vilâyetine Eshâb-ı güzînden “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” asker gönderdi. Az zemânda Allahü teâlânın izni ile vilâyetleri feth edip, kiliseleri câmi’, puthâneleri mescid yapıp, sâlimen ve ganîmetler ile geri Medîne-i Münevvereye geldiler. Halîfe ile buluşdular. Lâkin, hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” bunlara aslâ iltifât etmeyip, ne yapdınız diye de sormadı. Onun bu mu’âmelesi, Eshâb-ı güzîne “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” gâyet güc gelip, Emîr-ül mü’minînin “radıyallahü anhüm” oğlu Abdüllah ibni Ömer “radıyallahü anhümâ” ile mescidde buluşup, şikâyet etdiler. O da dedi ki, Emîr-ül mü’minîn hazretleri ile bu elbiseler ile mi buluşdunuz. Meğer bunlar acem vilâyetinin güzel ipekli elbiselerinden giymişler idi. Abdüllah ibni Ömerin işâreti ile, arkalarına evvelki elbiselerini giyip, geri hazret-i Emîr-ül mü’minînin “radıyallahü teâlâ anh” huzûrlarına geldiler. Ömer “radıyallahü anh”, bunlara izzet ve ikrâm edip, herbirinin hâtır-ı şerîflerinden ayrı ayrı sorup, merhabâ yâ Eshâb-ı Resûlullah, merhabâ yâ Muhâcirînin ve Ensârın meşhûrları diye, bunları haddin üstünde taltîf etdikde, Eshâbdan biri cür’et edip, sordu: Yâ Emîr-el mü’minîn! Hikmeti ne idi ki, evvelki görüşmemizde iltifât buyurmayıp, nefret eder şeklde karşılandık. Şimdi ise güzel sûretle karşıladınız. Cevâb buyurdular ki, evvelki gelişinizde, değişik elbiseler giydiğinizi gördüm. Herbirisi gözüme belâ dikeni gibi görünüp, dedim ki, Sübhânallah! Hilâfet zemânımızda, Eshâb-ı güzîn elbiselerini değişdirdiler. Birkaç günden sonra, kalbleri de değişip, dünyâ zînetlerine meyl ve muhabbetleri çok olur. Yârın kıyâmet gününde, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine kavuşunca; yâ Ömer, senin hilâfetin zemânında, benim Eshâbım elbiselerini değişdirip, sonra kalbleri değişdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.