593

Yirmiüçüncü Menâkıb: Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” islâma geldiği vaktde, Hak Sübhânehü ve teâlâ aşkına ve Habîbullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” aşkına, seksenbin altın fakîrlere sadaka eyledi. Kırkbin altın gizli, kırkbin altın açıkdan vermişdi. O hâle geldi ki, giyecek elbisesi kalmamış idi. Sonra eski bir mutâf [keçi kılından dokunmuş elbise] eline geçdi. Mubârek arkasına aldı. Sonra nemâz vakti gelince, o mutâfı arkasına alıp, nemâz kılardı. Nemâz vakti hâricinde mubârek göğsüne kadar tennûr [tandır] içine girer. Arkasına mutâfı alırdı. Bu hâl üzere üçgün se’âdethânesinde [evinde] oturup, Habîbullah hazretlerinin huzûr-u se’âdetlerine gidemedi. Dördüncü gün oldukda, hazret-i Fahr-i Enbiyâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, sabâh nemâzını kıldıkdan sonra, mubârek arkasını mihrâba verip, sahâbe-i kirâm hazretlerine teveccüh edip, buyurdular ki: Üç gündür, Ebû Bekr-i Sıddîk mescide gelmedi. Acabâ mubârek hâtır-ı şerîfi nasıldır. Varalım, mubârek hâtırını soralım; diye söylerken, mubârek arkasına bir siyâh mutâf giymiş olarak Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Hazret-i Resûlullah, Cebrâîl aleyhisselâmı bu hâlde görünce, mubârek şekli değişdi. Yâ kardeşim Cebrâîl; bu ne hâldir, diye sordu. Hazret-i Cebrâîl, dedi ki, yâ Resûlallah! Ma’lûmunuz olsun ki, yedi kat gökde, arş ve kürsîde olan bütün melekler, bütün Kerûbîyûn böyle mutâf giydiler. Hazret-i Resûl-i ekrem, bu işin aslı nedir, yâ kardeşim, bana açıkla, dedi. Hazret-i Cebrâîl dedi ki, yâ Resûlallah! Hazret-i Ebû Bekr, Allahü teâlânın aşkına ve senin dînin uğruna seksenbin altın sadaka verdi. Kırk bini gizli ve kırkbini açıkdan. Şimdi giyecek elbisesi kalmadığı için, üç günden beri mescide onun için gelemedi. Nemâzı evinde kıldı. Yâ Resûlallah! Hak Sübhânehü ve teâlâ sana selâm edip ve buyurdu ki, hazret-i Ebû Bekre esvâb [elbise] göndersin. Hazret-i Fahr-i Enbiyâ, Eshâb-ı güzîne bakıp, dedi ki, her kimin, bir fazla kaftanı varsa, Ebû Bekre versin ki, ben sevineyim. Hak Sübhânehü ve teâlâ karşılığında nice nice sevâblar ve dereceler versin. Benimle firdevs-i a’lâda komşu olsun. Eshâb-ı kirâmın hepsi, aradılar. Hiçbirisinde bulunmadı. Bulunamayınca; bir sahâbî varıp, bir başka kimsede bir hırka buldu. Hazret-i Ebû Bekre gönderdi. Hazret-i Ebû Bekr o sahâbîye düâlar edip, o kaftanı giydi. Hazret-i Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek ayaklarının tozuna yüz sürmeden, ya’nî yanına gelmeden hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm yetişdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.