593

Ondördüncü Menâkıb: İmâm-ı Müstagfirî (Delâil-i Nübüvve) adlı kitâbında yazmışdır. Büyüklerden birisi rivâyet eder. Üç nefer kimse Yemen diyârına doğru yola çıkdılar. Bu müslimânlara bir de râfizî katılmış idi. Râfizî, O serverler [Eshâb-ı kirâm] hakkında uygunsuz kelimeler söylerdi. Bu müslimânlar ona her ne kadar nasîhatlar etdiler ise de aslâ te’sîr etmeyip, râfizî devâm ederdi. Berâberce birgün bir menzile kondular. Bir mikdâr istirâhat etdiler. Bir zemândan sonra uykudan uyanıp, abdest almağa kalkdılar. O bedbaht maymûn gibi yatarken, onu da uyardılar. Hemen uykudan uyandı. Âh, âh, herhâlde ben bu menzilde kalsam gerekdir, dedi. Müslimânlar dediler ki, bu menzilde niçin kalacaksın, aslâ olmaz. O bedbaht dedi ki, Peygamberi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” rü’yâda gördüm ki, başımın ucuna geldi. Bana dedi ki, bre bedbaht, bu menzilde senin sûretin değişse gerek. Bu müslimânlar dediler ki, ne durursun, kalkıp, abdest alıp, tevbe ve istigfâra meşgûl olup, niyâzda bulun. O da ayaklarını toplayıp, kalkmak istedikde, o ân Allahü teâlânın emri ile iki ayak parmakları değişikliğe uğrayıp, maymun parmakları gibi oldu. Ondan sonra topuklarına kadar değişdi. Ondan sonra dizine kadar, ondan sonra kuşağına kadar, ondan sonra göğsüne kadar çıkdı. Sonra, temâm vücûdu maymûn oldu. Müslimânlar bu hâli görünce, tutup sıkıca devenin üzerine bağladılar. Yemene yakın vardıkda, akşama yakın bir meşelik yere uğradılar. Orada çok maymûn vardı. Hemen maymûnları gördü. Deve üzerinden zorlayıp, bağlarını kırıp, yere indi. Varıp o maymûnlara ulaşdı. Biz de maymûnlardan korkduk ki, bize hücûm edecekler diye. Sonra gördük ki, bütün maymûnlar yakın yere gelip, durdular. Değişikliğe uğrayan aralarından ayrılıp, bize karşı gelip, durdu. Gözlerinden o kadar yaş akdı ki, vasfa gelmez [anlatılamaz]. Sonra diğer maymûnlara karşı gitdi. Şimdi aklı olan kimselere hemen bu ibret yeter. Nerede kaldı ki, o büyükler hakkında nice âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf vardır.

Yâ Rab, lutfün ile dâimâ bize doğru yolu göster,
Sapık yolları değil, sana varan yolu göster.

Onbeşinci Menâkıb: Büyüklerden biri Şâm şehrine uğrar. Bir mescidde sabâh nemâzını kılar. İmâm nemâzı kıldıkdan sonra, arkasını mihrâba dönüp, Ebû Bekr, Ömer ve Osmân “radıyallahü teâlâ anhüm” hazretlerinin haklarında uygunsuz sözler söylemeğe başlar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.