593

Onlar da ittifâk ile beni tasdîk ederler idi. İbâdeti o mertebede idi ki, her gece yalnız olarak [gece halvetinde], farz ve sünnet tekbîrlerinden ayrı olarak bin tekbîr işitilirdi. Hilmi o derecede idi ki, bir gün bir kölesine yedi kerre çağırdı [seslendi]. Cevâb vermedi. Sebebini anlamak için çıkdı. Hücre [ev] kapısında durmuş idi. Niçin cevâb vermediğini sordu. Yâ Efendi! İstedim ki, seni gadablandırayım. Hazret-i Alî dedi ki, ey gâfil! Allahü teâlânın izni ile ben gadablanmam. Fekat seni imtihâna teşvîk edeni kızdırayım. Onun için o köleyi âzâd etdi. Ömrü oldukça [yaşadığı müddetçe] ma’îşet için çalışdı. Tevâzu’u o derecede idi ki, hilâfet zemânında mülkü, doğuda Semerkanda kadar genişlemişdi. Çok vakt yaya yürür, ata binmezdi. Bir gün ba’zı ihtiyâclarını alıp, kendi götürür idi. Hizmetçilerinden birisi dedi: Yâ Emîr-el mü’minîn! Bu hizmet bizimdir, biz yapalım. Buyurdu ki: (Âilenin ihtiyâcını te’mîne en çok hakkı olan babadır.) Hizmetçi dedi ki, siz zemânın halîfesi ve cihânın sultânısınız. Bu hizmet cenâbınıza hafîflik verir. Buyurdu ki: Iyâlinin [çoluk-çocuğunun] ihtiyâcını taşımakla insan kemâlinden birşey kaybetmez. Sehâveti [cömertliği] o mertebede idi ki; bir vaktde dört dirheme mâlik idi. Bir dirhemini gizli, bir dirhemini âşikâre, bir dirhemini gündüz, bir dirhemini gece tasadduk eyledi [sadaka] verdi. Şânlarının büyüklüğü için meâl-i şerîfi, (Gece ve gündüz, gizli ve açık, mallarını sarf edenlerin mükâfâtlarını Rableri verecekdir..) olan Bekara sûresinin 274.cü âyet-i kerîmesi nâzil olup, bütün âleme yayıldı ve şöhret buldu. Fakîr-fukarâya çok düşkün idi ki, bu husûsdaki şânlarının büyüklüğü için, meâl-i şerîfi, (Onlar kendileri arzû etdikleri hâlde, yiyeceği, yoksula, öksüze ve esîre yidirirler) olan, Hel etâ [insan] sûresi 8.ci âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Kemâl derecedeki ihsânı, meâl-i şerîfi, (Sizin dostunuz ancak Allahü teâlâ, Onun Peygamberi ve nemâz kılan, rükû’ eden ve zekât veren mü’minlerdir) olan Mâide sûresi 55.ci âyet-i kerîmesi ile sâbit olmuşdur.

Rivâyet edilmişdir ki, bir gün hilâfet zemânlarında, beyt-ül mâl hazînesine girip, fazla mikdârda altın ve gümüşü görüp, dedi, ey kırmızılar ve ey beyâzlar! Benden başkasına cilve yapın ki, ben sizi dönüşü olmıyan bir talâk ile boşamışım.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.