Seni tenzîh ederim. Bizi Cehennem azâbından koru) olan, Âl-i İmrân sûresi 191.ci âyet-i kerîmesini okurdu.
Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh”, meâl-i şerîfi, (Yâ Rabbî! Cehenneme atdığın kimseyi çok zelîl edersin. Kâfirlerin [zulm edenlerin] yardımcıları yokdur) olan, Âl-i İmrân sûresi 192.ci âyet-i kerîmesini okurdu. Hazret-i Ömer-ül Fârûk “radıyallahü teâlâ anh”, meâl-i şerîfi, (Yâ Rabbî! İnsanları îmâna çağıran bir münâdî işitdik, îmân etdik) olan, Âl-i İmrân sûresi 193.cü âyet-i kerîmesini okurdu. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh”, meâl-i şerîfi, (Yâ Rabbî! Günâhlarımızı mağfiret et. Rûhlarımızı, sâlihlerin rûhları ile berâber et) olan, Âl-i İmrân sûresi 193.cü âyet-i kerîmesinin devâmını okurdu. Hazret-i Aliyyül Mürtedâ “kerremallahü teâlâ vecheh”, meâl-i şerîfi, (Yâ Rabbî! Resûllerin lisânı üzere bize va’d etdiğin sevâbı ver. Kıyâmet günü bizi rüsvay eyleme. Elbette sen va’dinden dönmezsin) olan, Âl-i İmrân sûresi 194.cü âyet-i kerîmesini okurdu.
8– Allahü teâlâ ve tekaddes hazretleri, Çihâr yâr-i güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretleri hakkında; Âl-i İmrân sûresi 200.cü âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey îmân edenler! Sabr ediniz!) buyurdu. Ya’nî, îmân getirmiş o kimselersiniz ki, hazret-i Ebû Bekrin “radıyallahü teâlâ anh” dostluğunda sabr ediniz, demekdir. (Sabr edici olunuz!) Ya’nî hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” dostluğunda, kâfirler ile gazâda sabrlı olunuz, demekdir. (Rabt edici olunuz!) Ya’nî hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” dostluğunda sebât ediniz, demekdir. (Allahü teâlâdan korkup, sakınınız. Ümîd edilir ki, felâh bulursunuz!) Ya’nî, hazret-i Aliyyül Mürtedânın “radıyallahü teâlâ anh” dostluğunda, Allahü teâlâdan korkunuz ki, felâh bulasınız, demekdir.
9– Allahü Sübhânehü ve teâlâ hazretleri, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri ve Çihâr yâr-i güzînin vasfları hakkında mutî’ olan mü’minlere müjde verip, buyuruyor ki: (Her kim ki mutî’ olur, Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerine ve Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine. O mutî’ olanlar ol kimselerdir ki, Allahü teâlâ hazretleri onları ni’metlendirmişdir!) [Nisâ sûresi 69.cu âyet-i kerîmesi.]