Bezediler Cennetleri,
Karşı çıkdı bin bir hûrî.
Çağrışırlar ol her biri,
Derler ki, hani Mustafâ “aleyhisselâm”.
Başı açık-yalın ayak,
Mahşerde gezer bu yayak.
Ona ne hulle, ne burak,
Neyler cânânı Mustafâ “aleyhisselâm”.
Resûl ile gâra giren,
Ankebût eşiğin uran [örümcek eşiğini ören].
Ejder tabanını soran [ısıran],
Sıddîkdır yâr-i Mustafâ “aleyhisselâm”.
Kâ’bede kamçısını kakan,
Kayseri tahtından yıkan.
Ömerdir üstüne çıkan,
O açdı şer’-i Mustafâ “aleyhisselâm”.
Ehl-i hayânın ma’deni,
Kör olsun sevmiyen onu.
Cem’ etdi Osmân Kur’ânı,
Duyuldu şer’-i Mustafâ “aleyhisselâm”.
Gelin, olun şekden berî,
Serveridir o din erî.
O, vardı, yıkdı Hayberi,
Alîdir yâr-i Mustafâ “aleyhisselâm”.
Bu onsekiz bin âlemin,
Bütün cinnînin ve âdemin.
Cümle arab ve acemin,
Dîn-i îmânı Mustafâ “aleyhisselâm”.
Kim ki yolunu tutup gide,
Yol içinde mi’râc ede.
Koyma âcizi tamûda [nârda],
Cümleye cândır Mustafâ “aleyhisselâm”.
•