Bunlar, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinden sonra, Alînin, Ukaylın, Ca’ferin ve Abbâsın yakınlarıdır “radıyallahü teâlâ anhüm”. Muhyissünnenin kelâmı temâm oldu. Şerh-i Mesâbîhden ba’zısında şöyle bildirilmişdir ki, ehl-i Resûl; kendilerinin zekât alması harâm olan kimseler diye bahs olunmuşdur. (Müslim)in ba’zı rivâyetlerinde de şöyle bildirilmişdir: Onlar Hâşimîdirler, Muttalibîdirler, onların mevâlîleri de böyledir.
İkinci Menâkıb: Âişe “radıyallahü teâlâ anhâ” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Ezvâc-ı tâhirâtın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hepsi, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûr-u şerîflerinde idik. Fâtıma-tüz-zehrâ “radıyallahü anhâ” geldi. Yürümesi Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yürümesinden hafî değildir. Fâtımayı gördüğü vakt, (Merhabâ yâ kızım,) buyurdu. Sonra oturdu. Sonra gizli konuşdular. Fâtıma yüksek sesle ağladı. O vakt, Fâtımanın hüznünü gördü. İkinci kerre gizli konuşdular. O zemân Fâtıma güldü. Sonra Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” se’âdetle kalkıp gitdi. Ben Fâtımadan “radıyallahü anhâ” sana gizli ne söyledi diye sordum. Fâtıma “radıyallahü anhâ” dedi ki, ben Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin sırrını açıklıyamam. Resûlullah hazretleri âhırete intikâl buyurdukları zemân, Âişe “radıyallahü anhâ” buyurdular ki: Ben Fâtımaya dedim ki, sana yemîn veririm ki, benim senin üzerinde hakkım olsun ki, onu haber veresin. Fâtıma “radıyallahü teâlâ anhâ” dedi: Bana gizli söylediği vakt, haber verdi ki,(Cebrâîl aleyhisselâm, Kur’ân-ı azîm-üş-şânı her sene benimle bir kerre mukâbele ederdi[okurdu]. Bu sene benimle iki kerre mukâbele etdi [okudu]. Bundan ecelimin yaklaşdığı anlaşılır. Allahü teâlâ hazretlerine ittikâ eyle ve sabr eyle. Zîrâ muhakkak ben senin için ne güzel selefim. [Senden önce ölürüm.]) Ben ağladım. Üzüldüğümü görünce, ikinci kerre yine gizli olarak söyledi. Buyurdu ki, (Yâ Fâtıma! Cennet ehli kadınların, mü’minlerin hanımlarının, seyyidesi olursun. Râzı olmaz mısın.) Bir rivâyetde, bana gizli olarak o hastalığında, vefâtının yaklaşdığını haber verdiğinde, ben ağladım. Sonra gizli olarak, (Ehl-i beytimden bana evvel kavuşan sen olursun) buyurdukda, ben güldüm, şeklinde bildirilmişdir. (Mesâbîh)den alınmışdır. Müsevvir bin Mahremeden rivâyet edilmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: