593

Nemâzları vaktinde kılarlar. Bedenlerinde; diz ile topuk arasındaki kısma kadar izâr bağlarlar. Bedenlerinin etrâfını, yüzlerini ve kulaklarını, başlarını ve ayaklarını yıkayarak abdest alırlar. Müezzinleri, yüksek yerlerde ezân okur. Muhârebedeki safları ile nemâzdaki safları aynıdır.

Tayyibî “rahimehullah” demişdir: Teşbîh olundu. Cemâ’at ile nemâzda olan saflar, nefs-i emmâre ile ve şeytân ile mücâhede sebebi ile olduğundan, din düşmanları ile muhârebe ve mücâhede saflarına benzer şeklinde ta’bîr buyurdular. Bu açıklamadan ötürü bunlardan her benziyen ve benzetilen olabilir. Belki salât safının zikrini sona almakla, benzetilen yapılması tercîh edilmişdir. Çünki, nemâz safındaki cihâd, (Cihâd-ı ekber)dir. Onların sesi, Tesbîh ve tehlîl, kırâet-i Kur’ân-ı azîm ve zikr okumakla bal arısının sesi gibidir.

23– Sûre-i Enbiyânın sonunda [105.ci âyet-i kerîmesinde meâlen], (Biz Tevrâtdan sonra, Dâvüdün Zebûrunda yazdık ki, arz-ı Cennete benim sâlih kullarım vâris olur!) buyurulmakdadır. Bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde Muhyissünne İmâm-ı Begavî “rahimehullah” hazretleri (Me’âlimüt-tenzîl)kitâbında buyurmuşdur: Sa’îd bin Cübeyr “radıyallahü teâlâ anh” ve Mücâhid “rahimehullah” buyurmuşlar ki, Zebûr, gökden indirilen kitâblardandır. Zikr, ümm-ül kitâbdır; Allahü teâlâ hazretlerinin katındadır. (Bundan sonra onun zikri levh-i mahfûzda yazıldı) demekdir. Şübhesiz ki, yeryüzü sâlih kullara mîrâs bırakılır. Mücâhid dedi ki, ümmet-i Muhammed vârisdirler. Delîli, Allahü teâlâ kavl-i şerîfinde [Zümer sûresi 74.cü âyetinde meâlen], (Allahü teâlâya hamd olsun ki, bize va’dini yerine getirdi. Bizi arza [Cennete] vâris kıldı!) buyurmuşdur.

İbni Abbâs “radıyallahü anhümâ” buyurdu: Murâd odur ki, kâfirlerin hâkim oldukları toprakları müslimânlar alır. Bu, Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerinin dîninin izhârı ile ve müslimânların i’zâzı ile bildirilmiş olur. Denildi ki, arzdan, arz-ı Mukaddeseyi irâde [kasd] etdi. “Muhakkak ki, bu Kur’ânda (Belâg) vardır. Buradaki (Belâg) maksûda kavuşmak demekdir. Ya’nî her kim ki, Kur’ân-ı azîme ittibâ’ eder ve onunla amel eder, umduğu sevâba [karşılığa] kavuşur. Denildi ki, belâgan, ya’nî kifâye vardır ve denilir ki, bu şeyde belâg ve belîge vardır, deriz. Ya’nî kifâye vardır. Kur’ân-ı azîm ise Cennet azığıdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.