593

Altmışikinci Menâkıb: Ömer bin Hattâb “radıyallahü teâlâ anh” buyurur ki; Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerini gördüm. Dilini parmağı ile tutup ovar idi. Dedim: Yâ halîfe-i Resûlillah, ne yapıyorsun! Buyurdu ki; bu beni çok işlere uğratmışdır. Hem bir büyük kimseden işitdim ki, Ebû Bekr hazretleri yedi dirhem ağırlığındaki bir taşı, yedi sene ağzında tutdu. Bir söz söyliyeceği zemân, eğer o söz, Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin zikrinden gayri olsa idi, sol eli ile dilini tutup, sağ eli ile o taşı dili üzerine sürerdi. Der idi ki: Ey dil. Bir dahâ söylemiyesin o sözü ki, Allahü teâlâ hazretlerinin mardîsi olmıya [sevdiği şey olmıya].

Hüccet-ül-islâm İmâm-ı Gazâlî “rahimehullahü teâlâ” (Kimyâ-i se’âdet) adlı kitâbında bildirmişdir: Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” yedi lokma ta’am yir idi. Fazla arzû eder ise, dokuz lokma yir idi. Şimdi, yüzbin rahmet olsun, hazret-i Sıddîk üzerine ki, bütün işleri bu yol üzerine idi. O pâk din ve doğru i’tikâd senin üzerine olsun ki [ya’nî doğru i’tikâdlı olasın ki], Ebû Bekr hazretlerini, Ömer ve Osmân ve Alî hazretleri ile “radıyallahü teâlâ anhüm” berâber sevesin. La’net ve gadab o mübtedi’ ve râfizî üzerine olsun ki, bu din büyüklerine ve bu yer ve gök ehlinin güzîdelerine çirkin söz söylerler.

Nükte: Hudâ-i azze ve celle kâfiri düşmân tutdu. [Kâfirler Allahü teâlânın düşmânıdır.] Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin dostluğunu da’vâ etdiler. [Ya’nî biz Allahü teâlânın dostuyuz dediler.] O kimse, Allahü teâlânın dostunu düşmân tutdu. Allahü teâlâ hazretlerinin dostluğu o kimsenin küfr içinde olmasına fâide vermedi. Belki, içinde bulundukları durumu haber verdi. Allahü teâlâ buyurdu, Ben Ebû Bekri severim. (O onları sever, onlar da onu severler). Râfizî, Allahü tebâreke ve teâlânın ve Resûlünün, dostluğunu da’vâ etdi ve Ebû Bekr-i Sıddîkı düşmân tutdu. Hak sübhânehü ve teâlânın dostunu düşmân tutdu. Allahü teâlâ hazretlerinin dostluğu fâide vermedi. Belki, râfizînin kötü hâlini haber verdi.

Altmışüçüncü Menâkıb: Haberde gelmişdir ki, Kûfede bir râfizî var idi. Adı Abdülmecîd bin Abdülgaffâr idi. Ca’fer-i Sâdık “kuddise sirruh” hazretlerinin huzûruna vardı. Dedi ki, Esselâmü aleyke yâ Resûlullahın torunu. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinden sonra en üstün olan kimdir. Ca’fer-i Sâdık buyurdu ki: Ebû Bekr-i Sıddîkdır “radıyallahü teâlâ anh”.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.