Âciz olan oturarak kılar. Bundan da âciz olan yatarak kılar) buyurulmakdadır. İmrân bin Husayn hasta olunca, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buna, (Ayakda kıl! Gücün yetmezse, oturarak kıl! Buna da kudretin olmazsa, yan veyâ sırt üstü yatarak kıl!) buyurdu. Görülüyor ki, ayakda duramıyan hasta, oturarak kılar. Oturamıyan, yatarak kılar. Sandalyada, koltukda kılmağa izn verilmemişdir. Hastanın ve otobüsde, tayyârede gidenin, koltukda, sandalyada kılması islâmiyyete uygun değildir. Cemâ’ate gidince ayakda kılamıyan, evinde ayakda kılar. Yirmi şeyden birinin bulunması, cemâ’ate gitmemek için özr olur. Yağmur, şiddetli sıcak ve soğuk, canına veyâ malına saldıracak düşman korkusu, arkadaşlarının gidip yolda yalnız kalmakdan korkmak, havânın çok karanlık olması, fakîr borçlunun yakalanıp habs olunmakdan korkması, kör olmak, yürüyemiyecek felci olması, bir ayağı kesik olmak, hasta, kötürüm olmak, çamur, yürüyememek, yürüyemiyen ihtiyâr, nâdir bulunan fıkh dersini kaçırmak, sevdiği yemeği kaçırmak korkusu, yolculuğa hareket hâlinde olmak, yerine bırakacak kimse bulunmıyan hasta bakıcı, gece şiddetli rüzgâr, halâya gitmek için sıkışmak. Hastalığının artmasından veyâ uzamasından korkan hasta ve hastası bakımsız kalacak olan hasta bakıcı ve çok ihtiyârlıkdan yürümesi güç olmak, Cum’a namâzına gitmemek için özrdür. Cemâ’ate yürüyerek gidip gelmek, vâsıtaya binerek gitmekden efdâldir. Câmi’de sandalyada, koltukda oturarak, îmâ ile kılmak câiz değildir. İslâmiyyetin bildirmediği şeklde ibâdet yapmak (Bid’at) olur. Bid’at işlemenin büyük günâh olduğu fıkh kitâblarında yazılıdır.
Birşeye dayanarak oturamıyan hasta, sırt üstü yatarak, sırt üstü yatamazsa, sağ yanına yatarak başı ile îmâ eder. Kıbleye dönemiyen, kolayına gelen cihete doğru kılar. Sırt üstü yatanın başı altına birşey konarak, yüzü kıbleye karşı yapılır. Dizlerini dikmesi iyi olur. Başı ile îmâ edemiyenin namâzı kazâya bırakması câiz olur. Namâz arasında hasta olan, gücü yetdiği şeklde devâm eder. Yerde oturarak kılan hasta namâzda iyi olursa, ayakda kılarak devâm eder. Aklı, şu’ûru giden, namâz kılmaz. Beş vakt geçmeden iyi olursa, beş vakti kazâ eder. Altı namâz geçerse, hiç kazâ etmez.
Îmâ ile de olsa, kılınmayan namâzı acele kazâ etmek farzdır. Kazâ etmeden ölüm hâline gelirse, kılmadığı namâzların iskâtı için, bırakdığı maldan fidye verilmesini vasıyyet etmek vâcib olur.