(Cilâ-ül-kulûb)da diyor ki: (Kul hakları, ödenecek borçlar, emânet, gasb, sirkat, ücret ve bey’ sebebi ile verecekler ve döğmek, yaralamak, haksız olarak kullanmak gibi beden hakları ve söğmek, alay, gıybet, iftira gibi kalb haklarıdır).
Vasıyyet eden meyyitin malının üçde biri iskât yapmağa kifâyet ediyorsa, velînin bu mal ile fidye vermesi lâzımdır. Kifâyet etmiyorsa, üçde birinden fazlasını vârisin teberru’ etmesi câiz olduğu (Feth-ul-kadîr)de yazılıdır. Bunun gibi, farz olan haccının yapılması için vasıyyet etse, vârisi veyâ başka biri, hac parasını hediyye verse, câiz olmaz. Ölmeden vasıyyet etmeyip, vârisi kendi parası ile iskât yapsa veyâ hacca gitse, meyyitin borcu ödenmiş olur. Vârisden başkasının parası ile bunlar câiz olmaz diyenler varsa da, (Dürr-ül-muhtar) ve (Merâkıl-felâh) ve (Cilâ-ül-kulûb) kitâblarının sâhibleri olur, dediler.
Keffâret iskâtı, buğday yerine un veyâ bir sâ’ arpa, hurma, üzüm ile de hesâb edilerek, bunlar da verilebilir. [Çünki, bunlar buğdaydan dahâ kıymetli oldukları için, fakîre dahâ fâidelidirler]. Hepsi yerine kıymetleri olan altın veyâ gümüş de verilebilir. [Kâğıd para ile iskât yapılmaz]. Secde-i tilâvet için fidye vermek lâzım değildir.
İskât ve Devr Nasıl Yapılır?
Fidye parası, mirâsın üçde birini aşarsa, vârisler izn vermedikçe, velî üçde birden fazlasını sarf edemez. (Kınye) kitâbında diyor ki, bütün ömrünün namâzları için malının üçde birinin verilmesini vasıyyet eden meyyitin, borcu da olsa, alacaklısı, vasıyyetin yapılmasına izn verse de, vasıyyetin yapılması câiz olmaz. Çünki, islâmiyyet, önce borcun ödenmesini emr etmekdedir. Borcu ödemek, alacaklının râzı olması ile sonraya bırakılamaz.
Bütün namâzların iskât edilmesi için vasıyyet eden kimsenin kaç yaşında öldüğü bilinmiyorsa, bırakdığı mîrâsın üçde biri, namâzlarının iskâtına yetişmediği zemân, bu vasıyyet câiz olur. Mîrâsın üçde biri, iskât için yetişir ve artarsa, bu vasıyyeti câiz olmaz, bâtıl olur. Çünki, malın üçde biri, iskâta yetişmediği zemân, üçde biri ile, iskât edilecek namâzların sayısı belli olduğundan, vasıyyeti bu namâzlar için sahîh olur. Geri kalan namâzları için olan vasıyyeti lağv, ya’nî boş lâf olur. Üçde biri, çok olduğu zemân, ömrü ve dolayısı ile namâz sayısı belli olmadığı için, vasıyyeti bâtıl olur.