• Bir gün bir genç, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna gelip; yâ Resûlallah! Zinâ etmem için bana izn ver, dedi. Eshâb-ı kirâm hayrete düşüp, bağrışmağa başladı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” o gence yanıma yaklaş buyurdu. Genç yaklaşıp huzûrunda oturdu. Başkalarının annen ile zinâ etmesine râzı olur musun, buyurdu. Genç, hâyır dedi. Senin gibi hiç kimse istemez, buyurdu. Sonra kızınla başkalarının zinâ etmesine râzı olur musun, diye sordu. Hâyır, râzı olmam, dedi. Yine başkalarının kız kardeşin ile zinâ etmesine râzı olur musun, dedi. Hâyır olmam, diye cevâb verdi. Dahâ sonra amcasının, halasının ve diğer akrabâlarının kızları için de ayrı ayrı sordu. Hepsine hâyır, başkalarının onlarla zinâ etmesine râzı olmam diye cevâb verdi. Bunun üzerine Resûlullah mubârek elini o gencin göğsüne koydu ve “Allahım bunun günâhını afv eyle, kalbini temizle ve zinâdan koru” diye düâ buyurdu. O genç artık hiç harâma meyl etmedi.
• Âişe-i Sıddîka “radıyallahü teâlâ anhâ” şöyle anlatmışdır: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında işsiz bir kadın vardı. Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” et yemeği yirken, o kadın geldi. Allahü teâlânın Resûlüne bakınız, oturmuş kullar gibi yemek yiyor, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, evet ben kulum, kullar gibi otururum ve yemek yirim, buyurdu. O kadın, yidiğiniz yemeklerden bana da veriniz, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” o yemekden bir parça verdi. Kadın, yâ Resûlallah, mubârek elinizle ağzıma koyunuz, dedi. Resûlullah mubârek eliyle ağzına verdi. Bu lokmayı yidikden sonra, o kadındaki tenbellik bir dahâ görülmedi.
• Râfi’ bin Hadîc “radıyallahü teâlâ anh” şöyle anlatmışdır: Bir gün Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna gitmişdim. Yanında bir kişi et pişiriyordu. Et hoşuma gitdi. Bir parça, alıp yidim. Bir sene boyunca karnım ağrıdı. Bu hâli Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” anlatdım. Onda yedi kişinin hakkı vardı, buyurdu. Sonra mubârek eliyle karnımı sığadı. Onu Peygamber olarak gönderen Allah hakkı için o ağrı geçdi ve bir dahâ hiç karnım ağrımadı.