• Rükeyn bin Sa’îd el-Müzenî “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Dörtyüz atlı kimse Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna geldiler ve yemek istediler. Resûlullah, hazret-i Ömere “radıyallahü anh” bunlara birşeyler ver, buyurdu. Hazret-i Ömer bir sa’ hurmadan başka yiyecek birşeyim yok, dedi. Resûlullah yine, haydi bunlara birşeyler ver buyurunca, peki, dedi. Hazret-i Ömerle evine gitdik. Evinin kapısını açdı. İçerde bir mikdâr hurma vardı. İstediğiniz kadar alıp götürünüz, dedi. Herbirimiz ihtiyâcımız kadar aldık. Dışarı çıkarken bakdık ki, sanki o hurmadan hiç alınmamış gibi aynen duruyordu.
• Câbir bin Abdüllah “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Hurmalarımı Medînede bir yehûdîye satardım. Önce parasını alırdım. Hurmalar olgunlaşınca toplayıp teslîm ederdim. Bir sene hurma az oldu. Toplarken yehûdî yanıma geldi. Yehûdîden borcum için biraz müddet istedim, vermedi. Durumu Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirdim. Eshâb-ı kirâma: “Kalkın gidelim. Yehûdîden Câbir için mühlet isteyelim” buyurdu. Hurma bağçemize geldiler. Resûlullah benim için yehûdîden mühlet istedi. Yehûdî, ey Ebel Kâsım, mühlet veremem, dedi. Bunun üzerine Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hurma bağçesinin çevresini dolanıp geldi. Tekrâr yehûdîden mühlet istedi. Yine vermedi. Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” bir mikdâr hurma ikrâm etdim. O hurmalardan yidi. Sonra bana bu hurma bağçesinde senin ikâmet etdiğin yer neresidir diye sordu. Falan yerdir yâ Resûlallah, dedim. Oraya benim için bir döşek ser buyurdu. Döşeği serdim. Resûlullah orada biraz uyudu. Uyanınca, bir mikdâr hurma dahâ ikrâm etdim, yidiler. Sonra yine o yehûdîden mühlet istedi, fekat kabûl etmedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kalkıp hurma bağçesinin çevresinde gezindi. Sonra bana hurmaları topla ve borcunu öde, buyurdu. Hurmaları topladım ve borcumu temâmen ödedim. Bir o kadar hurma da artdı. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna varıp durumu arz etdim. “Şehâdet ederim ki, ben Allahın Resûlüyüm” buyurdu.