O Muhammed bin Abdüllah bin Abdülmuttalib Hâşimdir, diye bir ses geldi. O benim arkadaşım ve kıymetli bir dostumdur. Ne zemân Peygamberliği bildirilirse bana müjde ver, dedim. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Peygamberliğinin bildirildiğini i’lân edince, o ağaçdan ey Ebû Kuhâfenin oğlu! Muhammede “aleyhisselâm” vahy geldi. Mûsânın “aleyhisselâm” Rabbinin hakkı için, Ona herkesden önce sen îmân edeceksin, dedi. Sabâh olunca, Resûlullahın huzûruna gitdim. Beni görünce ey Ebû Bekr, seni Allahü teâlâya ve Resûlüne îmân etmeğe da’vet ediyorum, buyurdu. Hemen Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah diyerek îmân etdim. Allahü teâlâ seni hak üzere ve aydınlatıcı bir nûr olarak gönderdi, dedim.
Yine Emîr-ül mü’minîn Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Peygamberliği bildirilmeden önce ticâret için Yemene gitmişdim. Semâvî kitâbları okumuş dört yüz yaşında bir ihtiyâra misâfir oldum. Beni görünce zan ediyorum ki, sen Mekkedensin, dedi. Evet, dedim. Kureyşden misin, dedi. Evet, dedim. Benî Temîm kabîlesinden misin, dedi. Evet, dedim. Sonra bir alâmet kaldı, dedi. O nedir, dedim. Bana karnını aç, dedi. Ne olduğunu söylemeden açmam, dedim. Bunun üzerine şöyle dedi. İlâhî kitâblarda okudum. Haremden bir Peygamber çıkacakdır. Biri genç, biri ihtiyâr iki yardımcısı olacakdır. Genci kuvvetli ve kahramân, ihtiyâr yardımcısı ise za’îfdir ve karnında bir ben vardır, dedi. Karnımı açdım. Göbeğimin üzerinde siyâh bir ben gördü. Kâ’benin hakkı için o ihtiyâr yardımcı sensin, dedi. Bana hidâyete yapış ve O Peygamberin dînine sımsıkı sarıl. Allahın sana ihsân etdiği şeyleri gizle diye vasıyyet etdi. Yemende işlerimi bitirdikden sonra, o ihtiyârla vedâlaşmak üzere yanına gitdim. Bana birkaç beyt verdi ve bunu o Peygambere verirsin, dedi. Mekkeye döndüm. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Peygamberliği bildirilmişdi. Mekkenin ileri gelenleri beni görmeğe geldiler. Aranızda hiç garîb bir hâdise oldu mu diye sordum. Bundan dahâ garîb birşey olmaz ki, Ebû Tâlibin yetîmi Peygamberlik iddiâ ediyor, seni bekliyorduk.