Ben senden duymak istiyorum, dedim. Onlar şöyle diyorlardı diyerek, şu ma’nâda beyt söyledi.
Resûlullahın okşadığı alnının nûruyla aydınlanır her yer,
Babası Alîdir, dedesi her dededen üstün ve hayrlıdır.
Hazret-i Hüseyni “radıyallahü anh” şehîd eden bedbahtlardan biri, Medînede hutbeye çıkarak, güyâ müjde veriyordu. O gece Medînede bir ses işitildi. Fekat sesin sâhibi görülmüyordu ve şu ma’nâdaki şi’ri söylüyordu:
Ey Hüseyni şehîd eden câhil kâtiller,
İbret olsun size, azâb ile müjdelenenler.
Gökdekiler size beddüâ ederler,
Her zümre, bütün Nebîler ve melekler.
Ey Dâvüd nebî lisânıyla la’netlenenler,
Îsâ bin Meryem de size beddüâ eder.
Rûm diyârı gâzîlerinden biri şöyle demişdir. Rûm ehâlisinin kiliselerinden birinde şu ma’nâda beyti yazılı gördüm.
Nasıl umarlar şehîd edenler Hüseyni,
Yevm-i kıyâmetde dedesinden şefâ’ati.
O beyti gören gâzî demişdir ki, bunu kim yazdı diye sordum, bilmiyoruz dediler.
Bu fakîr [Lami’î Çelebi] bu beyti şöyle bir nazîre yazarak terceme etmişdir:
Yevm-i Cezâ şefâ’atciden nice umar,
Onlar yapdılar âline bu vechle ezâ.
Kevser şerâbını ne yüzle diler şu kim,
Susuz elinde katl ola evlâd-ı Murtazâ.
• Zeyd bin Erkam “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: İbni Ziyâd, hazret-i Hüseynin “radıyallahü anh” mubârek başını getirtip, Kûfenin bütün mahallelerinde dolaşdırılmasını emr etmişdi. Ben evimin penceresinden bakıyordum. Benim hizâma gelince mubârek başından işitdim ki, meâl-i şerîfi, (Sen sanırmısın ki Eshâb-ı Kehf ve Eshâb-ı Rakîm bizim alâmetlerimizden ibrete şâyân olanlardır) olan Kehf sûresinin dokuzuncu âyet-i kerîmesini okuyordu.