Ağlamamız bitince, bana Allahü teâlâ ömrünü uzun etsin ey Herem bin Hayyân! Sen nasılsın, beni sana kim gösterdi, dedi. Allahü teâlâ beni sana kavuşdurdu, dedim. Lâ ilâhe illallahü sübhâne Rabbinâ in kâne va’dü Rabbinâ le mef’ûlâ: (Allahdan başka ilâh yokdur. Rabbimizi noksan sıfatlardan tenzîh ederiz. Rabbimiz bir şeyi dileyince o olur), dedi. Sonra ona benim ve babamın ismini nasıl bildin. Bundan önce seni hiç görmedim diye sordum. Herşeyi bilen, her şeyden haberdâr olan Allahü teâlâ bana bildirdi, dedi. Biraz dahâ nasîhatde bulundukdan sonra, Muhammed aleyhisselâm vefât etdi. Resûlullahın halîfesi Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” vefât etdi. Ebû Bekr-i Sıddîkın arkadaşı hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” vefât etdi, dedi. Ben, Allahü teâlâ sana merhamet buyursun. Hazret-i Ömer henüz hayâtdadır, vefât etmedi, dedim. Evet o da vefât etdi. Allahü teâlâ, onun vefât etdiğinden beni haberdâr etdi, dedi. Sonra biraz dahâ nasîhat ve hayr düâ etdi. Esselâmü aleyke ve rahmetullahi ve berekâtühü. Bundan sonra görüşemeyiz diyerek ayrıldı. Onunla bir kaç adım gitdim, müsâade etmedi. Kûfe mahallelerinin arasına girinceye kadar, ağlayarak arkasından bakdım. Sonra onu çok görmek istedim. Ancak haberini dahî alamadım. Fekat her hafta bir iki kerre onu rü’yâmda görürdüm.
Nakl ederler ki: Üveys-i Karnî “rahmetullahi aleyh” Âzerbaycâna gazâya gitmişdi. Orada vefât etdi. Arkadaşları onun için bir kabr kazmak istediler. Bir taşın yanında lahdi yapılmış, hâzır bir kabr buldular. Sonra kefen sarmak istediler. Elbiselikde insan eli değmemiş bir kefen buldular. O kefenle kefenleyip, hâzır buldukları kabre onu defn etdiler. [(Se’âdet-i Ebediyye) 1189.cu sahîfede buyuruluyor ki: (Sıffîn muhârebesinde, hazret-i Alînin “radıyallahü anh” yanında bulundu. 37 [m. 657]de şehîd oldu.)]
MEYMÛN BİN ŞEYB “rahîmehullahü teâlâ”
Kendisi şöyle anlatmışdır: Haccâc zemânında, Cum’a nemâzına gidiyordum. Kendi kendime, bu zâlimin arkasında niçin Cum’a nemâzı kılayım diye düşündüm.